KADERİN AĞLARI...
Maradona ve Messi...
Arjantin ve dünya futbolunun iki devinin kariyerindeki benzerliğe bakar mısınız?
İkisi de ilk milli maçlarını Macaristan'a karşı oynadılar...
Maradona yıldızı parladığı 1978'de dünya kupası kadrosunda yoktu.
Teknik Direktör Menotti yerden yere vuruldu bu yüzden.
O zaman 18'indeydi Maradona...
Messi'nin hayat çizgisi de aynı...
2006 dünya kupası oynanırken 18'indeydi.
O dönemin teknik direktörü Pokerman da...
Tıpkı Menotti gibi çok riskli bir tercih yaptı...
Messi'yi kupaya götürmedi...
Maradona'nın da Messi'nin de ilk dünya kupaları hayal kırıklığıydı.
Maradona 1982'de, Messi 2010'da varlık gösteremedi.
Maradona bir gol attı 82 dünya kupasında.
Brezilya maçında sinirine yenildi.
Oyundan atıldı.
Çeyrek finalde elendi Arjantin.
Messi de 2010'da yokları oynadı.
Onlar da çeyrek finalde elendi...
Maradona 1986'da patladı...
Arjantin'i tek başına dünya şampiyonu yaptı adeta.
Messi'nin yılı da 2014 oldu.
Takımı finalde.
Messi'nin payı çok büyük..
Finali de kazanırlarsa...
Hele de Messi gol atarsa.
Maradona-Messi paralelliğine bir halka daha eklenecek.
Bir diğer ayrıntı...
Messi'li Arjantin dünya şampiyonu olursa.
Tıpkı Maradona'lı Arjantin gibi Almanya'yı yenerek bunu başaracak.
Görüyor musunuz hayatın cilvesini.
Arjantin'in 2 M'sinin hayatlarındaki ilginç paralelliği...
12 Temmuz 2014 Cumartesi
3 Temmuz 2014 Perşembe
Prandelli ve aşkı
PRANDELLİ...
Futbol sadece futbol değil.
Bir hayat dersi.
Öyle güzel örnekler var ki.
Günümüzün sahte dostluk ve aşklarına yanıt niteliğinde.
Büyük bir futbol adamının özel hayatını anlatacağım.
Cesare Prandelli'nin...
18 yaşında yeni yetme bir futbolcuydu.
Her genç gibi aşık oldu...
15 yaşındaki Manuela'ya.
Bir süre sonra evlendiler. İki de çocukları dünyaya geldi.
Prandelli'nin kariyeri de müthiş ilerliyordu bir yandan.
Parma, Juventus ve Atalanta'da oynadı.
Futbolu bıraktı, genç bir teknik direktör olarak fırtınalar estirdi.
Ve çocukluk hayali gerçek oldu.
Prandelli 2005 yılında artık Roma Teknik Direktörü'ydü.
Ama gelin görün ki, çok sevdiği eşi o yıl kansere yakalandı.
Prandelli kariyerinin zirvesinde müthiş bir karar aldı.
Teknik direktörlüğü ve Roma'yı bir çırpıda bıraktı.
Tek amacı vardı artık.
Eşinin zor zamanında elini tutabilmek.
Onun yanıbaşında oldu iki yıl.
Bir saniye ayrılmadı.
26 Kasım 2007'ye kadar..
Manuela hayata gözlerini yumarken, Cesare de en zor anını yaşıyordu.
Prandelli bir efsane.
Sadece insan olarak değil.
Spor adamı olarak da...
En büyük aşkını kaybettikten sonra teknik direktörlüğe geri döndü.
İki yıllık aranın ardından bu kez kader onu İtalyan Milli Takımı'nın başına getirdi.
2012 Avrupa Şampiyonası'nda final oynattı takımını.
Üstün insani nitelikleriyle, Balotelli ve Motta gibi sorunlu oyuncuları kazandı.
Her zafer konuşmasının ardından gözleri doluyordu.
Keşke Manuela da bugünleri görseydi.
Aslında Prandelli müthiş bir insanlık dersi.
Yaşadığı hayatın büyüsüne kapılarak.
Uğruna öleceği insana sırtını dönenler.
Günün birinde büyük pişmanlık ve vicdan azabı duyacaklar.
İnsanlara güçlü zamanlarında biat edip.
Zor zamanlarında bir çırpıda yeni limanlar arayanlar...
Günün birinde daha kötü duruma düşecek.
Ama bu sefer.
İlahi lanet de onların peşini bırakmayacak.
Prandelli gibi Roma'yı bile yakanlarsa.
Efsane ve ulaşılamaz olacaklar...
Her zaman.
Her dönemde...
Futbol sadece futbol değil.
Bir hayat dersi.
Öyle güzel örnekler var ki.
Günümüzün sahte dostluk ve aşklarına yanıt niteliğinde.
Büyük bir futbol adamının özel hayatını anlatacağım.
Cesare Prandelli'nin...
18 yaşında yeni yetme bir futbolcuydu.
Her genç gibi aşık oldu...
15 yaşındaki Manuela'ya.
Bir süre sonra evlendiler. İki de çocukları dünyaya geldi.
Prandelli'nin kariyeri de müthiş ilerliyordu bir yandan.
Parma, Juventus ve Atalanta'da oynadı.
Futbolu bıraktı, genç bir teknik direktör olarak fırtınalar estirdi.
Ve çocukluk hayali gerçek oldu.
Prandelli 2005 yılında artık Roma Teknik Direktörü'ydü.
Ama gelin görün ki, çok sevdiği eşi o yıl kansere yakalandı.
Prandelli kariyerinin zirvesinde müthiş bir karar aldı.
Teknik direktörlüğü ve Roma'yı bir çırpıda bıraktı.
Tek amacı vardı artık.
Eşinin zor zamanında elini tutabilmek.
Onun yanıbaşında oldu iki yıl.
Bir saniye ayrılmadı.
26 Kasım 2007'ye kadar..
Manuela hayata gözlerini yumarken, Cesare de en zor anını yaşıyordu.
Prandelli bir efsane.
Sadece insan olarak değil.
Spor adamı olarak da...
En büyük aşkını kaybettikten sonra teknik direktörlüğe geri döndü.
İki yıllık aranın ardından bu kez kader onu İtalyan Milli Takımı'nın başına getirdi.
2012 Avrupa Şampiyonası'nda final oynattı takımını.
Üstün insani nitelikleriyle, Balotelli ve Motta gibi sorunlu oyuncuları kazandı.
Her zafer konuşmasının ardından gözleri doluyordu.
Keşke Manuela da bugünleri görseydi.
Aslında Prandelli müthiş bir insanlık dersi.
Yaşadığı hayatın büyüsüne kapılarak.
Uğruna öleceği insana sırtını dönenler.
Günün birinde büyük pişmanlık ve vicdan azabı duyacaklar.
İnsanlara güçlü zamanlarında biat edip.
Zor zamanlarında bir çırpıda yeni limanlar arayanlar...
Günün birinde daha kötü duruma düşecek.
Ama bu sefer.
İlahi lanet de onların peşini bırakmayacak.
Prandelli gibi Roma'yı bile yakanlarsa.
Efsane ve ulaşılamaz olacaklar...
Her zaman.
Her dönemde...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)