Hep onlar gibi olmamızı istediler...
Hoş...
Bizim bu taraftaki orası burası oynayanlar da...
Çokça kırıttı onlara...
Onlar kim mi?
Ülkeyi hiç yönetmediklerini söylerler...
Azınlık olduklarından.
Zihniyetlerini iktidara getiremeseler de...
Her dönem yerlerindedirler...
Dahası...
Alanı onlar belirler..
Sahayı, seyirciyi, hakemi hep onlar seçer...
İzin verdikleri kadar oynamanızı isterler...
Arada bir kontrolleri dışında şeyler olsa da...
Bağırıp çağırıp üste çıkarlar...
Ezberlerini bozucu şeyleri yazıp söylediğimiz zaman.
Ağızlarını doldurup.
Hakaret etmelerine alışma noktasına geldiğimizde...
İçlerinden nispeten kibar olanları...
"Seni böyle bilmezdik" diye vicdan yaparken...
Sormak gelir hep içimden.
Dünyayı sizin gözünüzden mi yorumlayalım?
Ayrıcalıklarınızdan...
Her dönemde.
Devletin başköşesinde...
Sanatta, entellektüel çevrelerdeki tekelenizden.
Kamusal alan saçmalığına...
Kıyafet dayatmamasıyla...
Acayip hukuki terimlerle filan...
AİHM kararları vs ile...
Sen ne dersen de...
Ağızların suyu akarak dinlerken...
Onlar...
Cumhuriyetin nasıl tehlikede olduğunu anlatınca...
"Demek ki bildikleri var" diyenler de oldu bizim içimizde...
"Kral çıplak" diyen bir çocuk bekleyip durduk hep...
Cuntacılar karşısında iki büklüm dururlarken onlar...
Elleri önde...
Acayip acayip marş, türkü karışımı saçmalıklarla...
28 Şubat'ı özümsetmeye çalışırken...
Din imanla alakası olmayan solcu bir gazeteci meslektaşım.
Kulağıma eğilerek...
"Sırf bu manyaklar yüzünden başımı örteceğim yakında" diye espri yapmıştı...
Oysa şimdi birileri cuma hutbesine tepki gösterip...
Herkesin başının örtüleceği riskini (!) satın aldırmaya çalışırken...
Çırılçıplak sokakta dolaşanları biri azıcık eleştirse kıyamet koparken...
Ayrıcalıklı tohumlar yerlerini hala koruyup.
Yaygarayı da koparma tekelini sürdürürken...
Yıllar yıllar önce Mursi döneminde Kahire'de bir Türk gazetecinin sözleri aklıma gelir tekrar...
Demişti ki:
"İhvancılardan tiksiniyorum"
Tiksindiği başkasıydı ama İhvancılar diyebilmişti sadece...
O gün cesareti bu kadardı...
Ona müjdeler olsun ki İhvancılar darbe ile devrildi...
Sisi geldi...
Refah kapısı kapandı...
O gazeteci...
İhvancılardan tiksindiği kadar İsrail'den tiksinmedi...
Müslümanlardan nefret ettiği kadar bebek öldürenlerden etmedi...
Ellerinde kadehlerle...
15 Temmuz'u kutlarken...
Tankları alkışlayıp.
Müezzinleri, imamları döverlerken...
Bir yandan da...
Dumanlı kafalarla Atatürk güzellemeleri yaparken...
Hayat tarzı nedeniyle insanları kategorize edip...
Açık açık aşağılarken...
Belli grup ve mezhepleri kutsayıp...
Bir dünya görüşünü...
Bir dini anlayışı da.
Çaktırmadan bir mezhebi de yerin dibine sokarken.
Hiç utanmadan.
Kendilerine hep yüzde yüz saygı duyulmasını beklerler...
Hatta bu bile yetmez...
Niyetinizi okuyarak saygısızlık ettiğinizi filan savunurlar...
Bu ülkenin ortak değeri olan Atatürk'ü bile...
Nükleer silah gibi sana doğrultup...
"O olmasaydı sen şöyleydin böyleydin" deyip...
Aslında kendi zihniyetlerine minnet duyulmasını isteyip...
Saçma sapan bir ezikliğin içine girilmesinin yolunu açarlar...
Unutalım mı bunları...
"Seni böyle bilmezdik, sana bir şeyler oldu" demeye cüret ederlerken...
Senin onlara tam biat etmeni beklerler...
Karşılık ummadan başını eğmeni...
Gereksiz bir mahcubiyet içinde yaşamanı hayal ederler...
Oysa...
Biz değişmedik ki.
Hep buradaydık.
Hep böyleydik...
Eskiden de makbul değildik...
Belli ki bu dönemde de tam makbul değiliz.
Asıl yaralayan...
Tabiatının gereğini yapan bu zihniyet değil
Çeyrek asır sonra bile
Hala bu zihniyete yaranmaya çalışan bu tarafın oynar başlıklıları...
Utanç verici "ılımlılar"...
Ekranda ve klavye başında farklı iken...
Kapalı ortamlarda fısıldaşırken bambaşka olanlar...
"Ne yapalım bu dönem böyle"ciler...
Çocuklarının geleceğinden.
Okullardan.
Ülkenin ekonomisinden.
Ülkenin gurur duyacağı her şeyden tereddüt edenler...
Karşı tarafın gönüllü trollüğünü yapanlar...
Ama bunu kalleşçe, gizlice yapanlar...
Hem oraya hem buraya yarananlar...
Nerelerde neler yapıyorlar bir bilseniz...
Konuştuklarında dilleri ile dişleri arasında ne söyledikleri belli olmayan.
Şiş ve kebapçılar da var tabi...
İkbal ve istikbalciler...
Bir kesimin samimi fikirdaşlarını "yandaş" diye yaftalayanlar...
Sadece karşıdakiler mi?
Değil elbet...
Ortamlarda "Aslında ben de söylüyorum yanlış yapıyorlar"cılara kadar...
Bilmiyoruz sanmayın...
İçimden geçenleri söylesem.
Kıyamet kopar da...
Özetleyim sadece.
Onlara da burdaki oynar başlıklılara da söyleyeyim....
Ne ağladınız be...