3 Aralık 2020 Perşembe

HOCA…

Yedi sekiz yaşlarındaydım.

Babam yaz tatilinde Kuran kursuna gönderirdi.

Samanpazarı’nda.

Eski bir camide.

Öğleden ikindiye kadar.

Adını şimdi unuttum.

Öyle kibar.

Öyle şefkatli bir hocamız vardı ki.

Asla kızmaz.

Asla sinirlenmez.

Hata yaptıkça moral verirdi…

“Keşke okulumuzda da olsa” derdim içimden…

Bir gün hiç unutmuyorum.

Dua kitabını kaybetmiştim.

Annem, babam ne kadar teskin etse de.

Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş.

Ortalığı birbirine katmıştım.

Kırtasiyeciye gitti babam.

Bulamadı o kitaptan.

Zor uyumuştum…

Sonraki gün.

Kursa utana sıkıla gitmiştim.

Hocama durumu söyleyince.

“İnsan bunun için üzülür mü?” demiş.

Çekmecesinden kendi kitabını vermişti.

Üstelik…

“Yine kaybedersen yine veririm. Anne babanı üzme” demişti…

Bana ilk dini bilgilerimi veren o hocaydı.

O isimsiz.

O güzel insan.

Kim bilir kaç insana dinimizi sevdirdi…

***

Bugün medyada bir haber.

İlahiyatçının biri garip şeyler söylemiş.

Kuran’ın bir ayetiyle ilgili…

Burada tekrarlamaktan haya ederim.

O derece yani...

Acayip şeyler.

Merak ettim videosunu izledim.

İçerik kısmını geçtim...

Benim derdim hocanın takındığı tavır.

Parmak sallaması.

Dinleyenlerin nezdinde.

Herkesi küçümsemesi.

Kibir fışkırtması…

Kabalaşması…

Hatta o kadar ki…

Meal, tefsir anlatırken.

Cümle içinde lavuk kelimesini.

Piç kelimesini rahatlıkla kullanabilmesi…

Elindeki çay bardağını karıştırırken.

“Bak” derken…

Korkuturken.

“Ben bilirim” derken…

Üstelik…

“Toplum adına özeleştiri” görevini yüklenirken!

İçinden çıktığı kitleye ayar vermesi.

Tıpkı bir dönemin fenomeni olan.

Reformcu hocalar gibi…

Kızgın.

Sinirli.

Küfürbaz

***

Şüphesiz toplum 40-50 yılda çok değişti.

Ekonomik imkanlar artsa da.

Mutlu olamadık…

İnsanlar daha tahammülsüz.

Somurtkan.

Kibirli hale geldiler…

Bundan her camia nasibini aldı.

Dinimiz bile “sevdirin” derken…

Nefreti yasaklarken…

İlahiyatçılar içinde bile.

Tersi yönde hareket edenler çıktı.

Dine alerjisi olan kesime.

Dini tartıştırmayı.

Onları haklı çıkarmayı.

Marifet saydılar…

Bunları düşünürken benim aklıma.

Hep o çocukluğumun hocası geldi.

Güneşli bir günde.

O tarihi caminin önüne düşmüş silueti.

Boynu hafif eğilmiş.

Elinde bir testi.

Abdest almaya hazırlanıyor.

Cemaatini.

Öğrencilerini beklerken.

Yüzü hep gülerken…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder