14 Temmuz 2022 Perşembe

DARBE…


Rozetinizi.

Formanızı çıkarın.

Parti kimliğinizi de.

Meşrebiniz.

İdeolojinizi de bir kenara.

Şimdi konuşalım…

“Darbelere karşıyız” demek kolay da.

Sisli ortamda tavır almak.

Herkesin harcı değil…

Yaşadığımdan biliyorum.

MİT’e darbe girişiminin hikayesini.

“Korkunç narkoz planı” haberiyle duyurmuştum.

O haber aslında.

Başkalarına da gitmiş.

Ancak 17/25’in tüm sıcaklığının hissedildiği.

Henüz bazılarının önünü göremediği!

Sisli ortamda.

Birçoğu.

Yazmaya cesaret edemediğinden.

Yuvarlana yuvarlana bana gelmiş.

Ben yazmıştım…

Haberin yayınından sonra.

Bugün suret-i haktan görünen bir çok kişi de.

O haberdeki ayrıntıları itibarsızlaştırmaya çalışmış.

Erdoğan’ın ameliyat saatinin tutmadığı gibi.

Garip safsatalar yayıp. 

Lekeleme gayretine girmişti…

Aslında mesele haber değil.

Başkaydı…

Neyse ki.

O haberin manşeti.

Darbe belgesellerinde.

Barkovizyonlarda kullanıldı.

Cumhurbaşkanı defalarca konu etti de…

Dahası…

FETÖ’nün gücünün kırıldığı görüldü de.

İkbalciler “doğru ata” yanaşabildiler! 

             +-+-+-+-+-+-+

“Darbeye karşıyız” demekle olmuyor.

Hep doğru tarafta duracaksın!

MİT krizinde de.

3 Temmuz’da da…

Bir düşünün…

Kimler doğru taraftaydı?

Siyasi kimlik.

Kimin iktidarda olduğu.

Hangi takımı desteklediği değil…

Önemli olan…

Ülkenin yanında durmak…

15 Temmuz gecesi sokakta olanlar.

Hepsi Erdoğancı mıydı?

Ne demişti Aziz Yıldırım.

“Ne Fenerbahçesi, ülke elden gidiyor”

Erdoğancı mıydı Yıldırım?

Hiç sanmıyorum…

Ama ötesi de var…

17 Aralık gecesi bir televizyon yayınına katılıp.

“Bu darbedir” dediğimde…

Birileri dudak bükmüş.

Uçtuğumu düşünmüşlerdi…

Ayrıntıları can yakar.

Şimdi değil de.

İlerde.

Belki bir kitapta anlatılır…

Mesela…

15 Temmuz gecesini…

İki taraflı gibi.

Maç gibi anlatıp.

Bilgilendirici(!) twit atan ikbalciler.

Şimdi azılı darbe karşıtı oldular.

Taraf seçmeye çalışırken.

Akıllarınca zaman kazandılar.

Sessiz de kalabilirlerdi.

Tercih tabi…

-+-+-+-+-+-+-+-+

15 Temmuz gecesi.

Sokağa çıkma çağrısı sonrası.

“Milletin çocukları birbirini kıracak” diyeni.

Hoca sela okurken.

“Allah belanı versin” diye bağıranı.

Hepsini duydu bu kulaklar…

Hikaye uzun.

Anlatmakla bitmez.

Ama siz siz olun.

Darbecinin gizlisinden.

İkbalcisinden.

Sinsisinden.

Daha çok korkun…

Unutmayın.

İktidarlar değişir.

Ama darbeciler.

Gitti gözüküp.

12 Eylül sonrası gibi.

Silüetlerini bırakırlar…

Dahası.

Bizim de.

Çocuklarımızın da geleceğini çalarlar…

2 Temmuz 2022 Cumartesi

KİRLENDİK

Günümüz insanı kirlenmiş.

Kendisine bir çıkış.

Vicdanını rahatlatacak yer arıyor.

Cüneyt Arkın’ın arkasından gözyaşı döküyor.

Onun vurdusu kırdısı ile.

Malkoçoğlu karakteri ile dalga geçtiklerini.

Aslında onun filmlerini izlemediklerini.

Sadece maruz kaldıklarını söyleyen topluluk.

Bugün onu kutsuyor.

Kemal Sunal öldüğünde de ne diyorlardı?

Hatırlasanıza…

+++++

Bugünün insanına.

Kendimize bakınca ne görüyoruz?

Öykündüğümüz şey.

Gizliden gizliye bayağılık…

Günlük hayat dediğimiz.

Pislik çukuru.

Argo dolu film ve diziler…

Çocuğunun yanında söylemediğini.

Filmlerden işitebilmek…

Dudak büktüğümüz ise.

Eski Türk filmleri.

Oradaki naiflik.

Abartılı kibar jönlerinden.

Babacan işadamından.

Namuslu şöförüne.

İyi kalpli bahçıvanından.

Kötü kalpli üvey annesine kadar.

Bugünün dünyasındakilerden çok daha saf.

Çok daha temiz insanlardı.

Mahallenin sert ama namuslu abisi…

Fakire arka çıkan kabadayısı.

Hatta pavyonda çalışanı bile.

Günümüzün ortalama insanından daha saf.

Daha ilkeliydi…

++++

Hiç dolambaçlı yola sapmadan…

Bozulan ne filmler.

Ne artistler.

Bozulan düpedüz insan.

Sadece bizde de değil.

1950’li yılların Amerikan filmlerini izleyin.

Düzgün kıyafetli insanları

Örnek aileleri görürsünüz.

Araya eşcinsel çiftleri.

Uyuşturucu içenleri sokuşturmazlar.

Mahcubiyetini kaybetmeden oynayan.

Büyük artistlerdir onlar…

Bugünkü filmlerde binlerce kez işittiğimiz.

Sokak ingilizcesine yerleşmiş.

Malum küfürü asla duyamazsınız.

Unutmayın.

Cüneyt Arkın filmlerinde tek küfür etmedi.

Küfürbaz denilen Kemal Sunal’ın en ağır sözünü hatırlayın.

Bir de bugün konuştuklarımıza bakın.

O kutsanan.

Aslında olmayan Z kuşağının konuştuklarına da…

Bir devir kapanırken.

Geçmişin devlerini bir bir yitirirken.

Ara kuşak olan bizler yarı samimi.

Yarı sahte gözyaşı dökerken.

Aslında temizlemeye çalıştığımız vicdanımız.

Arkın’ın cenazesi sonrası.

Yüzümüzü döneceğimiz kirlenmiş hayatımız…