6 Ağustos 2023 Pazar

AĞUSTOS’UN ÇIĞLIĞI…


Gece vakti…

El etek çekilip.

Dışarıyı dinlediğinde…

Böcek sesleriyle.

Kuru serinlik belirip…

Sapsarı otlar birbirine vururken.

Hışırtılar içinde kaybolduğunda…

Ankara’da…

Geçmişe yolculuktan.

Kaçamadığında…

İki üç katlı evlerle…

Eski mahallelerinde.

Okulların tatil olduğu.

O güzel.

Sarı lambalı.

Sapsarı güneşli yaz aylarında.

Çekirdek çitleme sesleriyle…

Komşuların.

Fısıldaşmalarıyla…

Şehrin eski kokularını hissettiğinde…

Kırk yıl önceye gittiğinde…

Fark edersin…

Nasıl da azalmışız…

Oysa…

Ankara yerinde.

Değişen.

Üstündekiler…

Altındakiler…

Komşular.

Akrabalar…

Böcekler küsüyor….

Sarı otlar çekiliyor…

Koyun sürüleri.

Yoklar…

Tilkiler kaçtı.

Tavşanlar kayıp…

Onların yuvaları.

Artık senin evin.

Ama.

Bunu düşünecek vaktin bile yok.

Hiç bir şeye yetişemiyorsun.

Belki…

Azıcık vakit bulsan.

Geceyi dinlesen…

Duyacaksın.

Ankara’nın.

Ve Ağustosun çığlığını…

2 Ağustos 2023 Çarşamba

NİJER...


Sefaletin her türünü gördüm de…

Dibine kadar sefalete.

Tarifsizliğe.

Bir tek Niamey’de şahit olmuştum. 

Nijer’in başkentinde…

Sene 2013’tü…

Oysa ki...

Çok gösterişli karşılanmıştık havaalanında...

Toureg'lerin dansları.

Atları ve develeriyle.

Yaptıkları göz kamaştırıcı şovlar.

Bu tarz ülkelerde çok rastladığımız.

Aşırı sefaleti gölgeleyen.

Birer görsel şölendi...

Zaten fotoğrafta yüzüme yansıyan tebessüm de...

Şehre girişimizle.

Derin bir hüzne bırakacaktı yerini...

----

Kentin en iyi otelinde kalmamıza rağmen.

Odamızın camı yoktu.

Zaten uçaktan inerken belliydi…

THY hosteslerinin uyarılarıyla.

Çantamızı suyla ve yiyecekle doldurup.

Orada mümkün olduğu kadar.

Açıkta tüketim yapmamamız istenmişti.

Nijer devlet başkanlığı sarayında ağırlanıp.

Heyetle birlikte yediğimiz.

Öğle yemeğinden sonra.

Yaşadığım manzara.

Ömrüm boyu unutamayacağım cinstendi…

Ayağa kalkmamızla birlikte.

Oradaki görevlilerden birisinin.

İki elini birbirine götürerek.

Alkış gibi bir işareti sonrasında.

Sarayda çalışanların.

Kalktığımız masalara hücum etmeleri.

Ve.

Tabaklarımızda kalanlara.

Saldırmaları.

Birbirini ezercesine…

Artıkları yemeleri….

Yaşadığım en büyük yıkımlardan birisiydi.

Daha bir kaç dakika önce.

Bizi yemek yerken izleyen o insanların.

Bu denli aç olduğunu bilseydik.

Orada o yemeği.

Yiyebilir miydik?

Bizi otobüse bindirdiklerinde.

Bütün arkadaşlarım şok içindeydi.

Ağlayanlar vardı…

Devlet başkanlığında durum buysa…

Dışarıyı siz düşünün….

—————

Uranyum zengini olduğu için.

Şimdilerde.

Rusya ve batının vekalet savaşı yaptığı…

Darbe ile yönetimi değişen.

Nijer’di işte orası…

Medyadaki yorumlarda…

Şimdiye kadar.

İstikrarlı yönetimi övülen!

Nijer’in gerçek yüzünü.

Kaç kişi biliyor sizce?

-----------

Hayatımda.

Nijer’deki kadar ilginç bir coğrafya görmedim.

Her yer kırmızı.

Toprak kırmızı.

İnsanlar kırmızı…

Güneş kırmızısı…

Öyle kuru kırmızı bir sıcak vardı ki…

Kavuran....

Anlatamam.

İnsanlar…

En yaşlıları 30’lu yaşlarında.

Aslında.

Sadece nefes alıyorlar.

Gerçekte ise…

Yaşamıyorlar.

Hareket dahi etmiyorlar…

Sokaktalar…

Kimi bir taşa koymuş başını.

Kimi yerde kıvrılmış.

Hiç bir şeye aldırmadan...

Yolun ortasında...

Yatanların.

Etrafından dolanıp yürüyorsunuz.

Tek tük araç da geçse…

Hissetmiyorlar...

Böyle dikkatli geçiyorsunuz.

Önünüzde biri yatıyor olabilir…

İşte Nijer'di burası...

————.

Somali’deki dramı da görmüştüm.

Afganistan’ı da…

Gabon’undan, Senegal’ine…

Savaş coğrafyaları da dahil…

Hepsini düşünüyorum…

Ama… 

Nijer’de gördüğüm başkaydı…

Sanki uzayın derinlikleri…

Her şeyin başlangıcı.

Ya da bitişi gibi…

Bir şey istemeye mecali olmayan.

Son gayretle yüz kaslarını oynatıp.

Somurtmak yerine.

Gülmeye çalışan.

Yaşlanamayan insanların ülkesi…

Buna karşılık…

Heybetli üniformalarıyla.

Kim bilir.

Kimin için yönetimi ele geçiren.

Darbecileriyle.

Vekalet savaşlarıyla…

Rusya ve batının.

Amerika ve diğerlerinin.

Yeni mücadele alanı…

Üsttekinin değil.

Toprağın altındakinin değerinin olduğu…

İnsanlığın.

Kıyamete sürüklendiği.

Garip bir yerdi…

Nijer…