20 Şubat 2024 Salı

KAYAN SON YILDIZ BREHME

 Her ölüm…

Yaşadığımız heyecanların.

Aslında büyütülmemesi gereken.

Bir küçük eğlence olduğunu anlatıyor.

Ötesi değil yani…

Andreas Brehme de ölmüş.

1990 finalindeki bomba penaltısı.

Dünya kupasını Almanya’ya getirmiş.

Arjantin’in Maradona’sı hüngür hüngür ağlamış.

Kupayı.

Brehme ve arkadaşlarına kaptırmıştı.

Almanya’nın o günkü hocası Beckenbauer de yok artık.

Maradona da.

Brehme de…

O kupa sonrasında.

Dünyanın 1990’lardaki bir numaralı liginde.

İtalya’da.

İki bomba üçlü.

İki takımda müthiş rekabete girmişlerdi.

Milan’ın üçlüsü Hollandalı.

Gullit, Reijkaard, Van Basten…

İnter’in üçlüsü ise Alman…

Matheaus, Voeller ve Brehme…

Karşılarında tek başına bir rakip.

Maradonalı Napoli…

Hiç bitmeyecekmiş gibi.

Rüya gibi bir lig.

Van Basten 

Tarihin en iyi gollerinden birini atmış.

Maradona da İngiltere’ye attığı gol ile.

Bugün bile devam eden…

“Atılmış en iyi gol” tartışmasına ortak olmuştu.

Hepsi farklı yönleriyle.

Birer efsaneydiler…

Brehme disiplinli bir Alman.

Asla taviz vermeyen.

Müthiş bir profesyonel…

Maradona ise.

Arjantin ekonomisi gibi.

Dalgalı seyirli.

İniş ve çıkışları.

Dalga boyları yüksek.

Ama her daim heyecanlı.

Rutin dışına kolayca çıkabilen…

Madde kullanımından.

Gayri meşru hayatından.

Akıl almaz yeteneğine

Uykusuz çıkıp.

Anormal işler yaptığı.

Maçlara kadar…

Dolayısıyla.

İki zıt karakter.

İki farklı hayata bakış.

İki farklı futbol stili…

İki farklı kültür…

Ama son tahlilde.

Brehme de, Maradona da…

İkisi de eşit artık.

Sonsuzluktalar…

Tıpkı hayat gibi.

Hiç bitmeyecekmiş gibi.

Ama bir anda.

Sabun köpüğü gibi yok olan…

Küçük bir haber olmanın ötesine geçmeyen.

Otuzlu yaşlarda olanlara bile.

Şu anda…

Hiç bir şey ifade etmeyen.

Bizeyse.

Yaş aldığımızı iyice gösteren…

2 Şubat 2024 Cuma

MESELA


Gökçek Altınok’a oy verir mi…?

Ya da.

Ak Parti’nin.

İstanbul ya da Ankara’daki…

Potansiyel aday adayları…

Mevcut parti adayına.

Eksiksiz oy atarlar mı?

Devam edeyim…

Kılıçdaroğlu belediye seçimlerinde…

Oyunu CHP’nin adayına verir mi ki?

Soyer mesela….

Chp’de kalırsa Tugay’a oy atar mı?

Battal İlgezdi hadi istifa etti de…

Canan Kaftancıoğlu ne yapacak mesela?

Aktif görevdeyken bile…

Yıldızının barışmadığı…

İmamoğlu’nu mu tercih eder…?

Kurum’u mu…?

Ya da…

Olursa...

DEM Parti adayını mı?

Sorsanız ne diyeceğini biliyorum da…

İçerde ne yapar…?

Oy kabininde…

Bilinmez...

Bilmeyi acayip isterim.

O ayrı…

Hadi sürdürelim….

CHP Çankaya’da büyük savaş var.

İç savaşı kaybeden.

Oy kabininde…

“Güç bende oyum karşı partiye” der mi?

Mesela son cumhurbaşkanlığı seçiminde…

Hala Ak Parti’de kaydı olan…

Bazı eski bakan.

Ve Ak Parti eski yöneticilerinin.

Kılıçdaroğlu’na oy attığına.

Kalıbımı basarım da.

İspatlayamam…

Ya da.

CHP kurultayında.

Sille yemiş bir çok ismin.

Oy sandığına girince…

Parti dışındaki.

Görünür muarızına oy atacağına…

Emin olmasam da…

Davranış biçimi olarak yöneleceğine.

Çok ama çok ihtimal veriyorum…

Deli sorular kafamda gidiyor geliyor…

Düşünüyorum.

Yedek kulübesindeki oyuncu.

Gole sevinir gibi yapar gerçi…

İçinde bir burukluk olduğunu.

Dışardan hissedersin…

Ama…

Kafasında ne olduğunu tam bilemezsin.

İşte o misal…

Siyasetin bu yönü…

İnsanın kendi yatak odası gibi.

Gizli.

Asla giremezsin.

Tahminlerim var gerçi de…

İspatlayamam ki…