9 Şubat 2020 Pazar

Bakü’de kardeşin var

BAKÜ’DE KARDEŞİN VAR
       Klasik laf sevmem. Sadece net bir ifade. Dünyada bizim tek bir kardeşimiz varsa o da Azerbaycan. Hani böyle senden ihtimam bekler ya. Öyle bir kardeş. Tepeden bakılmayı hak etmeyen. Kırılmaktan korkan. Her konuda bizim yolumuzu örnek alan. Şivesinin dalga konusu yapılmasına alınan. Ama senin gurur dolu başarılarını kendi başarısının üstünde kutlayan. Öz kardeş gibi kardeş.
         Girişi uzattık. Ama ben bu tespitleri yapabilecek yetkinlikte görüyorum kendimi. Çünkü Bakü’ye tam 6. gelişim. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile 1996 yılında ilk kez geldiğimde Türk konukseverliğinin Anadolu’dan ibaret olmadığını görmüştüm. Doğumuzda, daha bir kaç yıl önce Sovyet toprakları olarak bildiğimiz yerlerde. Ermenilerin yurtlarından kovduğu kaçkınlar, baraka          sığınaklarında bize bazlama ikram etmişlerdi. 
       O zaman Bakü büyükçe bir köydü. Bugün bir dünya şehri oldu. Ama kendine özgü. Biraz bizden, biraz Ruslardan, biraz batı ama çokça da Asya.
        Eurovision şarkı yarışması için kent baştan aşağı elden geçti 2012’de. Alman mimarisine sahip bir kaç binayı korudular. Gerisini giydirdiler. Taş bina görünümüne getirdiler. Biraz ordan biraz buradan. Ama sonuçta aydınlatma ile güzel bir şehir kazandılar.  
         Şehrin içinden Formula-1 pisti geçiyor. Yarış zamanı kapanıyor. Normal araba trafiğine açık. Dünyada Monaco ve Bakü sadece. Formula pistini yarış olmadığı zaman normal trafiğe açan iki şehirmiş.
        Haziran ayını iple çekiyorlar. Türk milli takımı gelecek. Avrupa şampiyonasındaki iki maçını burada, adeta sahasında oynayacak. Türkiye’den gelecekler olacak kuşkusuz. Ama gerek de yok. Biletler yok satacak gibi.
         Gelelim bugüne.
        Üç günlüğüne geldik bu kez Bakü’ye. Parlamento  seçimlerini takip eden yabancı gazetecilerden birisi   olarak. 
         Bu sefer yeni bir şey öğrendim. Kendilerine “Azeri” denilmesinden nefret ediyorlar. Demeyin. “Azerbaycan Türkü” demeniz gerekiyor. Bunu sorgulamak bile saçmalık.
         İkincisi ise benim de zaman zaman yaptığım bir hata. Şiveleri ile alay edilmesinden hiç hoşlanmıyorlar. Düşünün. Dünyada sanki dilimizle tercümansız anlaşabildiğimiz çok millet var gibi. Birbirini anlayan milletler hep aynı aksanla konuşuyormuş gibi...  Tabi şivelerimizin nüansları ilginç. Ben de duymaktan hoşlanıyorum. Ama tiye alıp üstünlük taslarsanız kardeşinizi kırarsınız.
         Unutmayın. Ruslardan Batılılardan bazı şeyler duyuyorlar. Kulak tıkıyorlar. Ama bizden duymayı beklemiyorlar. Siz anladınız.
          Azerbaycan Türkleri her konuda bizi takip ediyorlar. Bakü’de levhalara bakın. Ankara’daki milli kütüphanenin aynını, aynı isimle görürsünüz. Televizyonlarını izleyin. Ne dediğimi daha iyi anlarsınız. Markalar Türk. Vizyondaki  son Türk filmleri. Bakü’de de gösterimde. Azerbaycan havayolları ile uçtuk. Ankara-Bakü direkt... Türk Hava Yolları’nı örnek almışlar. Çalışanlardan, yemek servislerine. Hepsi bizimki gibi. Hatta kardeş kurumu da var Azal Havayollarının. Bizim Anadolu Jet gibi.
         Hassasiyet dedik de. Hocalı katliamı da demeyin. Soykırım deyin. Üstelik sonuna kadar haklılar bu ısrarda. Okuyun anlarsınız.
         Gelelim yemeklere. Kardeşleri kırmak istemem. Azerbaycan mutfağında tabi kendimize yakın tatlar var ama... Türk mutfağı tartışmasız dünyada tek. Etleri bizim gibi pişirmiyorlar. Daha yağlı. Daha az kuzu, daha çok koyun. Daha kokulu...
        Çorbalar daha ham gibi. Yani daha az işlenmiş. Sanki biraz daha yolu var olmak için. Anladınız siz. Bizimki gibi değil.
        Baklavaları değişik. Çokça ceviz. Daha katı bir hamur. Tadı... Malesef ı ıhhh. Ekmek bizimkine benzer. Yemeklerde, salatalarda sanırım pamuk yağı. Bu eski Sovyet  cumhuriyetlerinin komunizm döneminden mirası. Bana ağır geliyor. Seven sevebilir. 
      Şah pilavı diye bir şey getirdiler. Çok janjanlı servisi var. Dışında kalın hamur tabakası. Böyle çok sıcak. Bıçakla kestikçe etrafa saçılan duman. Ve içinden çıkan pilav. Pilavın içinde de kayısı ve erik. Yenir yenmesine de. Bizim pilav çok daha iyi.
       Son gün Türk lokantasına gittik. Gaziantep mutfağı. Tarık Usta. Valla diyecek bir şey yok. Demek ki yemek sözkonusu olunca kardeş tanımamak lazım :)
        Ha unutmadan. Koronovirüs konusunda sanırım bizden biraz daha tedbirliler. Bakü havalimanında güvenlik görevlileri maskeli. Bir çok çalışan da. Uçakta doldurduğumuz form ile kişisel bilgilerimizi aldılar. Hastaysak ne yapacaklarını bilmek için. Ülkeye girerken de termal kamera ile çekim yapıp vücut ısımızı ölçtüler. 
         Son bir not. Hava felaketti. Sözüm ona Ankara’dan daha sıcak. Ama Hazar denizinin korkunç nemli rüzgarı içinize buz gibi işliyor. Sadece işlemekle kalmıyor. Yürürken yönünüzü değiştiriyor. Arabanızın kapısını eğer rüzgar yönünde açmak zorundaysanız dikkatli olun. Fırtına kapıyı elinizden alıp uçurabilir. Şaka değil. Benim  başıma geliyordu. Daha önce de kopmuş bir kapı olayı yaşamış arkadaşım.
        Ama ilginç bir ayrıntı. Uçaklar bu fırtınaya rağmen kalkıyor ve genelde aksamıyor...
        

1 yorum:

  1. Easy "water hack" burns 2 lbs OVERNIGHT

    At least 160k women and men are hacking their diet with a simple and SECRET "liquids hack" to lose 1-2 lbs each and every night in their sleep.

    It's scientific and works every time.

    You can do it yourself by following these easy steps:

    1) Go grab a drinking glass and fill it with water half full

    2) Proceed to use this awesome hack

    you'll be 1-2 lbs skinnier when you wake up!

    YanıtlaSil