Parti adı fark etmiyor.
Konu sosyal yardımlar olunca.
“Hassas alan” sinyali geliyor…
Eleştiriler bile utangaç.
Oysa bu mekanizma içinde.
Öyle hikayeler.
Öyle insan profilleri var ki.
Her şeyi baştan sorgulatır…
Başlayalım.
++++
Ankara’da bir ilçe belediyesi.
Durumu olmayan ailelere hem sıcak yemek.
Hem de yardım kolileri veriyor.
Düzenli.
Tabi öncesinde “yardım alıcı” araştırılıyor.
Üzerine kayıtlı evi ve arabası.
Bankada parası.
Sigortalı işi ve emekliliği yoksa.
Kısaca geliri yoksa…
Şartlar tutunca yardım çarkı dönüyor.
+++
Acayip hikayelerle dolu bir alan burası.
Özellikle ilçelerin küçük bölgelerinde.
Mesele bir belediye çalışanı mekanizmayı uyarıyor.
Filanca yardım alıcı bir hayli şüpheli.
Altında gayet iyi bir arabası.
Gayet güzel iki evi var.
Biri kirada.
Birinde oturuyor.
Yardım kolilerini alıyor.
Bununla da kalmıyor.
Düzenli olarak sıcak yemek de istiyor.
Her gün.
Ancak hakkındaki ihbar sonrası.
Ufak bir soruşturma.
Ortaya çıkıyor ki…
Evleri ve arabayı hülleyle oğluna devrettiği.
Yardımı gayet güzelce alıp.
Midesine rahatça indirdiği görülüyor.
İş anlaşılınca.
Bu yardım kesilmiş kesilmesine de.
Sonra durum yüzüne vurulduğunda duyduğu kayıtsızlık.
Ve pişkinlik…
Gerçekten can sıkıcı.
Hatta.
“Rahat olun ben yine bu çarka girerim” demiş…
++++
Bir olay daha.
Boş bir arazide boş yardım kolileri bulunuyor.
Temizlik ekipleri fotoğraf çekiyor.
Boş koliler…
Ve yanında da bir çukur.
Çukura boşaltılmış ince taneli pirinç ve mercimek.
Yardım kolisini alan ne kadar buna muhtaç bilinmez ama.
Yağ ve diğer erzakları almış.
Beğenmediklerini çukura boşaltmış.
++++
Hikaye çok.
Ayıklayarak anlatalım.
Belediyedeki yetkili arkadaşım diyor ki:
“Aslında dağıtım esnasında kimin ihtiyacı var, kim sahtekar anlıyoruz”
Peki nasıl?
“Bu koli yırtık, düzgününü ver diyenler… Gözünün içine bakarak pişkince ikinciyi isteyenler”
Bu yeterli mi peki?
“Yeterli” diyor arkadaşım.
Tecrübesiyle sabitmiş…
Peki bunu anlayınca ne yapıyorsunuz?
“Kitabına uydurduysa maalesef hiç bir şey” diyor…
+++
Gerçekten ihtiyacı olanlara elbette sözümüz yok.
Zaten gerçek ihtiyaç sahiplerinin.
Önemli kısmı yardım istemiyor.
Onları bulmak için özel ekipler varmış.
Mesela şöyle bir olay yaşanmış…
Gecekondusunda sefaletin dibinde yaşayan bir aile bildirilmiş.
Belediye yetkilisi merak edip gitmiş…
Gerçekten felaket…
Hatta gördükleri yüzünden günlerce ağlamış.
Hemen yardım seferberliği…
Götürülüp koliler bırakılmış eve.
Almak istemeseler de…
Bir gün sonra evin babası yardımları götürüp iade etmiş.
Hem gururuna yediremediğinden.
Hem de.
“Benden çok ihtiyacı olanlar vardır” diyerek.
Nasıl bir güzellik…
Toplum olarak daha kötü yerlere yuvarlanmıyorsak.
Onların yüzleri hürmetine…
++++
Türkiye seçim atmosferine girerken.
En sağdan en sola.
En muhafazakarından en liberaline.
Her parti için tabu sayılan bir konu sosyal yardımlar…
İçten içe konuşulup.
Ciddileşince herkesin ortadan kaybolduğu…
Oysa gereken.
Ufak bir kıvılcım.
Ufak bir cesaret.
Cesurca tartışıp.
Onun bunun dediğine aldırmadan.
En doğruyu bulmak…
Sizce de bu cesareti hak etmiyor muyuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder