Yazmak istediğim.
Muhafazakar camia içindeki fraksiyonların.
İsrail’in yaptığı katliam karşısında.
Farklı duruş alması filan değil.
Böyle olmadığı görülüyor zaten.
Ama Hamas’ın kimliği.
Ve yöntemi konusunda.
Bence derin bir çatlak var…
Üstelik saklanamaz boyutta…
Hatta.
Erdoğan, “Hamas’ın terör örgütü olmadığı” açıklamasını…
Biraz daha geciktirseydi…
Fikri anlamda da.
Sütunlarda da.
Tartışma görüntüsü büyüyecekti…
——
7 Ekim günü…
Muhafazakar kimlikli yorumcu.
Bir merkez medya kanalında.
Hamas’ın yaptığı baskını.
Çok sert eleştirerek.
Bunun arkasının çok kanlı geleceğini.
Hamas’ın bu yaptığının.
İsrail’e hizmet etmek olduğunu söyleyerek dile getirdi.
O günden sonra.
İsrail o kadar sert “misillemeye” girişti.
İşi o denli acımasız bir sivil katliamına vardırdı ki.
Bu Hamas konusu hep geri planda kaldı.
Ama sütunlarda.
Azıcık azıcık.
Ara ara dillendirildi…
Genelde muhafazakar camianın.
Milliyetçilik yönü de ağır basan kesimi…
Hamas’ın gelinen noktadaki sorumluluğunu hep gündemde tuttu.
Esasen.
Muhafazakar camiada.
Filistin merkezli.
İlk fikir ayrılığı da değildi bu…
Mavi Marmara’da da böyleydi.
Oraya giden aktivistleri eleştiren muhafazakar kalemler vardı.
Kastım elbette terör örgütü FETÖ mensupları değil…
Hala sistemde olan isimler…
“One Minute” krizinde de.
Hep bir adım geride duranlar da vardı…
Zira.
Hamas’ın yöntemleri konusunda…
Milliyetçi muhafazakar camianın kafası karışıktır.
“Terör örgütü” olarak dillendiren çok az olsa da…
Yüzlerini ekşitenlerin bir hayli çok olduğu görülüyor…
Şu süreçte…
Erdoğan’ın yakın çeperine konumlananlardan.
Daha ultra muhafazakar olanlar.
Ümmetçi tarafta yer alan fraksiyonlar.
Hamas ve İhvan-ı Müslimin politikalarını destekliyorlar…
Bunu biraz ayrıntılandıracağım.
Ama öncelikle…
Hizbullah ve İran meselesinin bambaşka olduğunu.
Türkiye’nin dindar kitle ve gruplarının.
Mezhepsel.
Ve yöntemsel farklar nedeniyle.
Bu iki gruba uzak durduğunu belirtmek isterim…
Bir de geçtiğimiz günlerde.
Ak Parti’de siyaset yapan.
Geçmişinde milliyetçilik motifleri de olan.
Bir siyasetçiyle sohbetimize değineyim.
Bu siyasetçi.
Hamas’ın terör yöntemleri kullanarak.
Bizi de yanına çekerek.
PKK/YPG konusundaki argümanlarımızı.
Uzun vadede zayıflatacağını…
Bizlere anlatmıştı.
Üstelik bu siyasetçi.
Erdoğan’ın ilk günkü tutumunu da.
Açıkça destekliyordu…
Ama o sohbetten bir kaç gün sonra…
Erdoğan’ın Hamas’la ilgili açıklaması geldi..
O cenahta.
Kartlar yeniden dağıtıldı…
——
Gelelim bugünkü medyaya yansıyanlara…
Mazur görün.
İsim vermeden gideceğim…
Muhafazakar medyadan
Bir kaç yazardan.
Alıntılar yapayım…
Bir yazar mesela…
Hamas’ı sert eleştirirken…
Diyor ki…
“İlk tokadı atmakla övünenlere sormalı; ne oldu şimdi?…. 7 Ekim’deki sivillere saldırı görüntüsü olmasa, İsrail bu denli büyük bir vahşeti fütursuzca işleyebilir miydi?…..Sadece israil’e değil batılı güçlere de tam istedikleri fırsatı verdi maalesef 7 Ekim saldırısı…Birileri Gazze’yi, hatta bütün Filistin’i israil’e peşkeş çekti. Kurban etti:”
Devam edelim.
Başka bir muhafazakar yazar.
Hamas’ı eleştirenleri eleştiriyor!
Ve diyor ki…
“….Külyutmazlar hiç bitmedi…O kadar ki sureti haktan görünmek için bebek katili siyonist Netanyahu’ya bir kaç laf çakıyorlar, lakin hemen ardından bebek katillerine direnen Filistinli direnişçileri itibarsızlaştırmak için demediklerini bırakmıyorlar… Bundan daha sinsi İsrail’i arkalamak olmaz”
Muhafazakar yazarların sütunlarından devam…
Yine Hamas karşıtı bir paragraf…
“Hamas tarafında sivil katliamını tetikleyen taraf algısı hadiseye dışardan bakanlar için epey garip bir hal…. Sonrasında olacakların hesap edilememesi gibi bir ihtimal. Hiç akıl terazisinde basmaz”
Devam ediyoruz…
Başka bir sütunla…
“…Bu siyonist refleks, vatanını savunan anti-sömürgeci bir direniş hareket olan Hamas’ı şeytanlaştırıp antisemitik bir forma dönüştürme kurnazlığıdır:”
Bu tarz yazılar.
Her iki tarafta da.
Fazlaca mevcut…
Bu farklılığa…
2013’de Mısır’da darbe ile devrilen.
Mursi’yi arkalama politikalarının.
Mahçupça da olsa eleştirildiği sütunları da ekleyebiliriz.
Bana kalırsa…
Muhafazakar camianın.
Zaman zaman yaşadığı bu bölünme…
Bir ideolojik duruşla alakalı…
Mesela.
Davutoğlu’na genelde öfke duyulması.
Sadece “vefasızlık” iddiasından değil.
Aynı zamanda.
Bakanlığı ve başbakanlığı döneminde çok gündeme getirilemese de.
Fazlasıyla İhvancı düşündüğü tezini de önceliyor…
Bütün bunlara ilaveten.
Akşener’in.
“Hamas terör örgütüdür” düşüncesini.
Bunların dışında tutuyorum.
Akşener.
Muhafazakar ve sağdan bir aktör değil bence…
Türkiye’ye özgü bir yapının parçası…
Sadece görünüşü seküler olan kesimlerin.
CHP dışındaki alternatif merkezliğine soyunan.
İdeolojik çerçevesi sınırlı bir yapı…
O yüzden farklı düzlemde ele alınmalı…
Bunlar benim naçizane analiz ve yorumlarım.
Okuma zahmetiniz için.
Teşekkür ederim🙏
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder