Alelade bir haber gibi…
İtfaiye su
fışkırtıyor.
Anne oğul
yanmış…
Evin sıvası
yok.
Camlar incecik.
Kapıya
omzunu değsen.
Yıkılır.
Yokluğun dibinde.
Kurtaracak
birini beklerken.
Tutuşmuşlar.
Arkalarından
ağlayan var mı?
Şüpheli…
Haberi bile
30 saniye.
Ekrana boş boş
bakarken.
Kafanı iki
yana salladıysan bile iyi…
Ne kadar
sürdü unutman.
Bir düşünsen…
O semte
yolun düşer mi?
Düşse…
O evin önünden
geçsen.
Aklına gelir
mi içindekiler?
Çöpten ekmek
toplayana baktın mı ki.
Buna bakasın…
Pazardan
sebze toplayanı gördün mü?
Ya bazlama
satan yaşlı kadını…
Kısacık
habere bakmaya üşenirken.
Onları nasıl
göreceksin…
***
Dünyana
almayacağın kadar küçükler aslında.
Diyet
yemeğinden.
Şatafatlı
tatilinden.
Instagram’a
koyduğun mutluluk fotondan.
Akşam
izleyeceğin filminden.
Pilatesinden.
Milyonlarca
kez önemsiz…
Ana oğul.
Ne
topladılarsa yakıyorlardı…
Sıvasız.
Yıkık dökük
evlerinde…
Aç mıydılar
tok muydular belirsiz…
***
Bitiremediğin.
Çürüttüğün
yiyeceklerle.
Keyfine
çarçur ettiğin.
İsraf
ettiğin lüksünle.
Arabana.
Süsüne
harcadıklarınla bile.
Yedirip,
içirip giydirirdin…
Düzgün yakacak
da alınırdı.
Soba da…
Yaşatırdın onları.
Onlar sessizce
tutuşup giderlerken.
Sanal
mutluluklarımızı.
Özensizliklerimizi.
Umursamazlıklarımızı
da yüzümüze çarptılar…
Cehennemi
dünyaya taşıdılar.
Yaktılar
bizi…
Yandın.
Yandık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder