“Güldür Güldür Show”u izleyenler bilir.
Mesut Enişte diye bir karakter var.
Konyalı Mesut Enişte.
İstanbul’daki uzak akrabalarına.
Uyduruk vesilelerle ziyaretler yapıp.
İstenmediği ortamlarda.
Çağrılı olmadığı sohbetlere.
Tam ortadan dalıp.
Gerçek üstü hikayeler uyduran.
İzleyicilere sempatik gelen.
Sırılsıklam palavracı bir tipleme…
————
Mesut Enişte’li skeçleri izlerken.
Aklıma gerçek hayattan.
Benzer insanlar geliyor…
Ama…
Zaman aşımından dolayı.
Birisini yazmamda beis yok…
Üniversite yıllarımda.
Bizim mahalle bakkalımız böyle bir tipti.
Burada ismini değiştirip.
“Yılmaz bakkal” olarak anlatayım.
İşte Yılmaz bakkal da.
Gerçek bir Mesut Enişte’ydi…
Gençliğin acımasızlığıyla.
Mahalledeki bütün arkadaşlar.
Hepimiz onu makaraya alır.
Her türlü palavrasını.
Cem Yılmaz izler gibi.
Keyifle takip eder…
Gülmekten karnımıza ağrılar girerdi.
O ise.
Her palavrasını yuttuğumuzu sanır.
Belki de.
Anlattıklarının gerçek olduğuna kendisi de inanırdı.
——————
Bazen arkadaşlarla bakkalın yakınında toplanır.
Yılmaz Bakkal’a zarf atar.
Onun da duyabileceği.
Gerçek üstü sohbetler yapar.
Onun yanımıza gelmesini sağlar.
Benzer konularda onun ekstrem hikayelerini dinlerdik!
Mesela Mısır piramitlerinden bahsediyorsak.
Yılmaz abi dayanamaz.
Hemen konuya girer.
Burada adını yazmayacağım köyündeki.
Acayip hikayelerden bahsederdi.
Buğday hasatı yaparken tesadüfen bulduğu.
Piramiti anlatırdı!
Daha neler neler…
Bir keresinde köyündeki imamlardan söz etmiş.
Onların acayip gizemlerinden…
İmamların gizli gizli bilimle ilgilenmesinden.
Ve bunun.
NASA’nın dikkatini çekmesinden filan!
Sonrasında…
İmamlar bir bir ortadan kaybolunca.
Bizim Yılmaz abi bunları araştırmaya koyulmuş.
Bir de ne görsün…
NASA bu imamları tek tek kaçırıyormuş meğer!
İmamlara ABD’de özel çalışmalar yaptırıyormuş NASA!
Yılmaz bakkal aynı zamanda acayip bir vatansever olduğu için.
Karşılaştığı böyle bir imama.
“Neden vatanın için çalışmıyorsun?” diye sormuş.
O imamdan.
“Yarama tuz bastın dayı” yanıtını almış…
ABD’nin uzaydaki ilerleyişinin ardında.
Meğer o köyün imamları varmış…
———————
Yılmaz abiyi hiç bir sohbet konusu yıldıramazdı.
Hiç bir konudan geri kalmazdı.
Anlamadığı.
Yaşamadığı.
İçinde bulunmadığı bir konu yoktu.
Askerliğini en zorlu şartlarda.
Komando olarak yaptığını.
Binlerce terörist öldürdüğünü.
Gizli görevlere gittiğini.
Generallerin yıllarca onu tebrik için.
Evine geldiğini.
Özel görevler teklif ettiğini filan anlatırdı…
İstihbarat görevleri için.
Sık sık Avrupa’ya gittiğini söylerdi.
Dahası.
Zamanında.
Müthiş bir futbolcu olduğunu.
Amatör top oynarken.
Onu Hollanda’dan menajerlerin izlemeye geldiğini!
Galatasaray ona talip olunca.
Ayağının kırıldığını.
Transferinin yattığını filan.
Gözünü belerte belerte anlatırdı!
Bir gün yırtıcı hayvan merakından.
Evinde bir dönem aslan beslediğinden de bahsetmişti.
Komşular seslerden çok rahatsız olunca.
Köyüne götürdüğünü de anlatmıştı..
———————
Biz dinlerken.
Bazen onu o kadar gazlardık ki.
Kendisi gibi “büyük” bir şahsiyetin.
Milletvekilli adayı olması gerektiğine
Onu inandırırdık…
Sokağın ortasında.
Kola kasalarını üst üste dizip.
Onu kasaların tepesine çıkarıp.
Seçim konuşması bile yaptırmıştık…
Çekirdek çitleyerek.
Büyük bir keyifle onu izlerdik.
Tek izleyicileri de biz değildik.
Bazı meraklı ev kadınları.
Balkonlarından bu şenliğe katılırdı.
O sırada bakkala müşteri girip çıksa da.
Yılmaz abinin umrunda olmazdı.
Müşteri uygun gördüğü şeyi alıp.
Parayı masaya bırakıp çıkarken.
Nedense bakkalın önünde sürekli oturan.
Hiç konuşmayan bir emekli amcamız da.
İstifini bozmaz.
Sabit şekilde dururdu.
Onun “poker face” yapısı ise ayrı konuydu…
———————
Palavracı şahsiyetler…
Hayatımızın parçaları.
Çoğu zararsız.
Sempatik.
Ancak…
Asıl mesele.
Onların savunduğu tezlerin benzerlerine…
İnanmaya hazır insanların bulunması.
Bakın etrafınıza.
Lozan anlaşmasının.
100.yılında yürürlüğe gireceği söylenen.
Gizli maddelerinden…
Gizli atom bombalarımızdan.
Yerini bilip de çıkarmadığımız petrolden.
Topraklarımızı satın alan.
Milliyeti gizli acayip adamlardan…
Yılmadan.
Bilgi sahibi olmadan bahseden.
Ve buna inanan.
Daha fenası.
İnandıran tipler…
Yani.
Mesut Enişteler…
Yılmaz bakkallar.
Artık her yerdeler.
Daha kötüsü.
Palavracılıktan terfi edip.
Sohbet liderliğine yükselmeleri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder