Müzik büyüdür.
Hayat çizgimizle paraleldir.
Sevdiğin şarkılar.
Yaşanmışlıklarla birleşir.
Hatıralarını esir alır.
O parçayı duyduğunda.
Geçmiş kokulara.
Anılara gidersin…
—————————
Biraz da keskin bir ifadeyle…
Benim için müzik Roxette’dir.
Grubun unutulmaz solisti.
Marie Frederiksen’in büyülü sesi…
Ağustos’tur…
Güneştir…
Albüm parçaları “Look”…
Güneşin en tepedeki anıdır…
“Spending my time” Datça.
“Joyride” Antalya’dır…
“Big Love” büyük heyecanlarım.
“Watercolours in the rain” ilkbahar…
“Things will never be the same” yaz geceleridir.
Hatta.
O gecelerin ilerleyen saatlerindeki.
Uğultudur…
—————
Teselliye ihtiyacım varsa.
İlacım “Perfect day”dir…
Mükemmel bir şey gördüğümde.
Hayranlık duyduğumda…
Aklıma “Anyone” gelir…
Kusursuzdur “anyone”.
Araba sürüyorsam.
Parça bitince radyoyu kapatır.
Başka bir parçanın “anyone”la arama girmesine izin vermem…
———————
Yalnızken “Wish I could fly” dinlerim.
Yepyeni bir şey gördüğümde.
Zihnimde “Fading like a flower” çalar…
Hassas bir ruh halindeysem.
“Vulnerable”ı tek geçerim…
“Dressed for success” cüretkardır…
Geçmişin sıkıntılı günleri.
“Crash, boom, bang”le birlikte gelir zihnime.
“I remember you” eski bir arkadaştır.
Zihnin zorlu raflarından inmeyi başarabilen…
En muhteşem parçaları ise.
Hiç tartışmasız.
“Almost unreal” dir.
Roxette’in sesi gibi.
Gerçek olamayacak kadar muhteşemdir…
Tektir.
——————————
Müzik öyle bir güçtür.
Allah’ın öyle bir mucizesidir ki.
İsveç Halmstad’tan.
Soğuğun kalbinden.
Roxette’in sımsıcak sesini çıkarabilmiş.
Ağustos gecelerinin büyüsünü.
Tüm sıcaklığıyla.
Anılarımıza işlemiştir.
Frederiksen artık bu dünyada olmasa da.
Onun sesi.
Hiç tanımadığı bizlerle.
Geçmişimizle bütünleşmiş.
Ölümsüzleşmiştir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder