Çünkü…
Anayasa…
Çıkış kapısı koymamış…
Öyle “iki dönem üç dönem” işi gibi de değil…
Bülent Arınç…
“Bu şartlarda seçim yapılamaz” deyince…
Bizim için de…
Utangaç bir edayla da olsa.
Sormak farz oldu…
“Seçim yapılır mı?” diye…
Ak Parti kuruluşunun.
Geçmişinin.
Ayrılmaz parçası olan.
İki siyasetçiyle konuştum…
İsimlerini zaten vermeyeceğim de.
Alanlarını.
Mesleklerini.
Bakanlık yapıp yapmadıklarını da saklayayım.
Çember daralmasın.
Sadece sözlerini.
Ve sohbetimizi aktarayım…
Cevaplar ikisinden de…
Zira...
Farklı fikirde değiller.
———
Sordum...
Seçim ertelenir mi?
-Mümkün değil…
Arınç ertelenmeli diyor ama…
“Neye dayandığını açıklamalı…
Sizce?
-Bülent bey zaman zaman konuşur…
Ama çok kritik bir dönem.
Parti yönetimi bu açıklamayı yapacağını biliyor mudur?
-Hiç sanmıyorum.
Siyaseti rahatlatmak için mi yaptı?
-Öyle olsa da yanlış… Ama…
-Siyasetin böyle bir talebi olacağını sanmıyorum…
Anayasa değişirse…
-Muhalefet istemez…
—————
Peki…
Asıl konuya gelelim…
Neden ertelenemez seçim?
-Anayasa koyucu açık kapı bırakmamış da ondan…
Diyelim ki…
Bu felaket…
Seçimden iki gün önce olsaydı?
Nasıl yapacaksın seçimi?
-Anayasa ortada…
-Diyor ki sadece savaş ortamında ertelenir…
Ortalık toz dumanken…
Üç dört ayda seçim ortamı sağlanabilir mi?
-Zor görünüyor.
Peki nasıl gelecek sandık?
-Bir şekilde gelecek…
Bölgedeki vatandaş göçtüyse…?
-Ona göre çare bulunacak.
Gelip memleketlerinde mi oy kullanacaklar?
-Ya memleketlerinde…
-Ya da göçtükleri yerlerde…
-Nüfus kağıdı çabuk çıkıyor.
-İkamet de çabuk taşınıyor…
—————
Peki...
Seçmen iradesi zarar görmez mi…?
-Görür o kesin…
Hatay seçmeni mesela?
Maraş seçmeni?
Kendi vekilini.
Doğru düzgün seçebilir mi?
İstanbul’da, Ankara’da oy verse…
Bu iradeyi yansıtır mı?
-Tam yansıtamaz… Ama… Şartlar böyle…
——————
Peki...
Anayasa ihmalkar mı davranmış sizce?
Düşünmemiş mi bu durumları?
Deprem olabileceğini?
-Düşünmüş düşünmemiş diyemem…
-Ama bunun bir mantığı olduğunu söyleyebilirim.
-Seçimi erteletmeyi…
-Aşırı istisnai şarta bağlamış…
Yani demem o ki…
Mücbir başka sebep olamaz mıydı?
Savaşın dışında da….
Bir seçim ertelemesi gerekçesi konulamaz mıydı?
Unutmuşlar mı?
-Hiç sanmıyorum unuttuklarını.
-Şunu düşünmüşler…
-Böyle bir gerekçe konulursa…
-Lastik gibi sündürülür…
-Nereye kadar süneceğini de…
-Kimse bilemez ve kestiremez.
Yani...
-Yanisi…
-Yarın birisi de bambaşka bir gerekçeyle.
-Seçim erteletmeye kalkar…
Bu seçim zamanında yapılacak yani…
-Yapılmalı bu anayasaya göre…
-Bir de şu var ki…
-Şartların getirdiği rahatsızlık dille bertaraf edilemez…
————
Kapalı geçitteysek şayet….
Başka bir çıkış olamaz mı?
-Mesela…
Bir dedikodu var mesela…
Deniyor ki…
“YSK devreye girebilir”…
“Der ki…”
“Ben bu şartlarda seçimi yapamam”
“Dolayısıyla erteliyorum”
Der mi?
Diyebilir mi?
Derse.
Ertelenir mi?
-YSK’nın böyle bir yetkisi yok…
-Bunda topa giremez.
-Girmez
-Çünkü görevleri.
-Seçimlerin doğru ve dürüst yapılmasıyla ilgili insiyatifler…
Dolayısıyla.
Zor gibi.
-Zor… Hatta imkansız…
Tamam net oldu…
——————
Bir de hep aklımda…
Bu kadar acı varken…
Bu tarz şeyleri konuşmak…
Ayıp gibi de geliyor…
Sadece bana mı öyle geliyor?
-Çok haklısın…
-Şu günler hararet günleri…
-Hala aşağıda insanlar var…
-“Yukarıda konuştuğumuza bak” diyesim geliyor…
-Adamlar can veriyor…
-Papazların meleklerin cinsiyetini tartışması hesabı…
Öyle ama…
Seçim de kapımızı çaldı…
Eski bir siyasetçi konuştu…
Muhalefet de konuşuyor.
Biraz biraz…
Medya da konuşuyor…
Zaten...
Siyaset de…
Hayatın ta kendisi değil mi?
Yaşam ve ölüm gibi…
Felaketler gibi…
Büyük acımızla…
Yaşamaya...
Tartışmaya.
Doğrusunu aramaya devam edeceğiz…
Başka çaresi yok…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder