Yeniler bilmez de.
Bizim tartışılmaz doğrularımız vardı eskiden…
İki kere iki gibi…
Karşı çıkmayı düşünmezdik bile…
Şöyle otuz kırk yıl önceye gidince…
Mesela…
Fiat Bis arabalar vardı ya…
Recep İvedik’in kullandığı…
İşte o arabaların.
Sulusu iyi havalısı kötüydü.
Tartışmasız doğruydu bu…
Bis almak için gazete ilanlarına bakanlara.
“Suluysa al” denirdi…
Bu örnek yeni bile oldu aslında.
Daha eskiye.
1970’lerin sonuna gidelim…
Ford’un birbirine tıpa tıp benzeyen iki arabası vardı.
Biri Granada diğeri Consul diye geçerdi.
Aslında birbirinin tıpatıp aynıydı.
İlki Alman diğeri Fransız yapımıydı.
Ama…
Granada iyi Consul kötüydü…
Tartışılmaz bir gerçekti.
Birinin diğerinden neden iyi olduğunu bilemezdim de…
“Alman malı”na korkunç saygı duyulduğu bir dönemdi…
Zamanın ruhundan.
Çıkarım yapmak mümkündü…
Sahi ne oldu o arabalara?
Devam edelim…
Taunus alacaklara…
“1300 motor alma yokuşta çekmez” derlerdi…
20M makaslı Ford tartışmasız sağlamdı…
Volvo gibi.
O zamanlarda…
Seksenlerin başında yani…
“Benzinli iyi dizel kötüydü”
Dizel alanlara.
“Kamyon gibi ses mi dinleyeceksin” denirdi…
Otomatik vites tavsiye edilmezdi.
“Bozulursa tamiri pahalı” denirdi…
Tempra ilk çıktığında.
Arabanın çok şık görünen…
Gayet devrimci de bir izlenim veren…
Elektronik kadranı için de…
Öyle denmişti…
Adı üstünde elektronikti…
“Bozulursa bizimkiler yapamaz” denirdi.
Japon arabası alanlara…
“Parçası gelmez” denirdi…
Titreyen vitesli Şahin arabaları…
Gövdesi saman olduğu öne sürülen.
Aslında hafif bir malzeme olan.
Fiberglastan yapılan.
Anadol arabaların.
Kaza sonrası dağılması.
Ve dağılan parçaların.
Eşekler tarafından yenildiği rivayeti…
Şimdilikiler bilmez de.
Biz çocukken.
“Anadol saman mı değil mi?”diye tartışırdık…
Aslında.
Bugünkü “konformizm” anlayışının.
O zamanlar “külfet” olarak algılandığının bir göstergesi de…
Zamanın doğrularında…
Şimdilerde sunroof deniyor ya mesela…
O zamanki adı “açılır tavan”dı.
Çok az arabada vardı…
Öyle otomatik değil…
Elinizle açardınız.
Mesela 190 Mercedes arabalarda…
Böyle döndüre döndüre tavanı aralayan bir mekanizma vardı.
Demem o ki.
Seksenli yıllarda.
Açılır tavanlı arabalar da bir tabuydu…
“Aman aman uzak dur” denirdi…
Gerekçe olarak.
Bozulma ihtimali anlatılırdı.
Hatta bir Almancı arkadaşı.
Babama sıkı sıkı salık vermiş…
“Açılır tavan su sızdırır”
“Orası paslanır” demişti…
Genel kabul görmüş bir doğruydu…
Renault’un 12 serisi arabalarının.
Kaloriferleri zayıftı…
Ya kaloriferi kuvvetli Ford alacaktın.
Yoksa hem donar.
Hem de kışın.
Dirseğinle camı silmek zorunda kalırdın.
Kazara bu arabayı almışsan.
İstikametini Çorum’a çevirmek zorundaydın.
Çorum malı kaloriferler vardı.
Renault’lar için.
Sonradan taktırırdın…
Ya öyle işte…
Zamanın ruhu mu dersiniz.
Gerçekleri mi?
Yoksa tabuları mı?
Orasını bilmem de.
Bunları hatırlamak.
Günümüzle karşılaştırmak güzel…
Bugün sadece arabalarla yetindim.
Geçmişin tabularını yazmayı sürdüreceğim…
Yine o yıllarda…
Levent Kırca’nın…
Olacak O Kadar TV ana haberi nasıl bitiyordu?
Onun gibi bitireyim…
“Bekleyin bizi anacığım”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder