1 Eylül 2020 Salı

EYLÜL

Kovandan süzülen nadir balın.

Son damlaları gibi…

Tortuludur.


Muhteşemdir.

Ama...

Asla hakkıyla tadamaz.

Hep eksik kalırsın…

Bitmekte olanın hüznü.

Çiçeklerin.

Doğanın.

En güzel tadını eksiltir.

Buruklaştırır…

***

Eylül gibi…

Yılın en güzel günlerinde.

Yazdan kalan en güzel tortuda.

En güzel renkleri yakalamışken.


Buruklaşırsın...

Keyfin yarım kalır.

Çocukluğunun Pazar günleri gibi.

Biten hafta sonunun hüznünü karıştırır.

Güzeli kaçırırsın…

***

Sabah serinliğidir Eylül.

Kıyıların.

Denizlerin en keyifli ayıdır.

Temmuz kadar coşkulu.

Ağustos kadar ateşli değil...

Ama dingin.

Ağır başlıdır.

Olgundur.

Ege’de Eylül rüzgarının fısıltısı.

Büyülü havası.

En güzel şarkıları.

Şiirleri yazdırır.

Hüzünlüdür çünkü...

Mayhoştur.

Kaçmakta olanın ayıdır.

Kaçırdığımız.

Doyamadığımız yazın ayıdır Eylül.

Hakkını veremediğin yazı düşünür.

Telafi etmeye çalışırken.

Elinden sabun gibi kaydırır.


Yakalayamazsın...

***

İnsan hayatı da mevsimler.

Aylar gibi…

Tek farkı…

Ömrünün hangi ayında olduğunu.

Asla bilmiyorsun.

Bilemezsin…

Eylül’ün ne zaman?

Asla kestiremezsin…

En güzel tatilini.

Sevdiklerini.

Can arkadaşlarını.

Meçhul bir Eylül’e erteler.

O hiç gelmeyecek Eylül için.

Hırpalanır.

Biriktirir.

Savaşırsın...

***

Aslında başaramadığımız.

Morgan Freeman'ın filmindeki gibi…

Bugün ya da asla deyip.

Kovandaki son bala yetişmek.

O muhteşem tortuyu.

Derin derin.

Gözlerini yumarak.

Acelesiz.

Sonuna kadar tatmak.

Pazartesileri…

Ekim ve Kasımların geleceğini.

Asla ama asla düşünmeden…

Pazar'lara.

Ve Eylül'lere odaklanmak...

Yaşamak.

Ertelememek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder