15 Mayıs 2020 Cuma

KNİDOS HİKAYESİNDE KAYBOLMAK

Bazen bir haber alırsınız.
Onunla birlikte gizemli bir dehlize girer.
İçinde kaybolur.
Bir macera filmi sahnesinde bulursunuz kendinizi…
Bu korona gecelerinde çok oluyor.
Bugün anlatacağım…
New York’tan Datça’ya uzanan bir hikaye.
Ama müsaadenizle bir giriş yapayım.
***
Her yıl giderim Datça’ya…
Neredeyse 30 yıldır.
Her gittiğimde de Knidos’a uğrarım…
Garip bir yerdir…
Datça’nın tam burnunda.
Ege ile Akdeniz’in tam kesiştiği yer…
Görüntüsü, kokusu, havası…
Gizemi…
Zaman donmuştur.
Acayip etkileyici gelir.
Tarihin fışkırmadığı santimetresi yoktur.
Böyle saatlerce amaçsız gezsem.
Harabelerin arasındaki her ayrıntıya baksam.
Hiç sıkılmam…
Antik kent ile deniz bir bütündür orada.
Denize girdiğinizde tarihi bir sütun ile karşılaşmak.
Dizilmiş amforaların arasından yürümek.
Eski Roma’da bir caddede geziyormuş gibi…
Tam da böyledir orası…
Daha etkileyici olansa binlerce yıllık hikayesi.
Dor’lardan, Yunanlılardan, Romalılara kadar…
Gözlemevinden, tiyatrolarından…
Zeytinyağı üretim birimlerinden…
Millattan önce kurulmuş kanalizasyon sistemine kadar.
Aslında bir adaymış.
Yarım ada haline getirilmiş.
Hikayesi çok.
Ama benim anlatacağım başka.
***
Geçenlerde Atlantik ötesinden bir haber.
Dünyanın bu kapkara günlerinde…
Koronavirüsün şu andaki merkezinden…
New York’tan…
Koronavirüsten ölen bir arkeolog.
87 yaşındaydı.
Adı Iris Cornelia Love…
Kamuoyu onu çok yakından tanımasa da…
Datçalılar…
Özellikle de sayıları iyice azalan eski Datçalılar iyi tanıyor.
Ama iyi anmıyorlar…
Biraz da biz anlatalım Love’ı…
***
Amerikanın en zengin ailelerinden birisinden yetişti.
Ünlü Guggenheim’lerin torunuydu.
Paraya ihtiyacı yoktu ama tarihe meraklıydı!
Gençti heves doluydu.
İdealist olduğunu söyleyen de var…
Başka şeyler de.
Her neyse devam edelim…
Arkeoloji okuyup.
Maceracılığı da birleştirince…
Kendisine uzaklarda bir hedef seçti…
Ege’ye gidecekti.
Yunan adalarından bir ikisi…
Ve hemen karşı kıyısı.
Datça…
Knidos Antik kenti.
Sene 1967 bu arada.
***
O dönem Türkiye’de bile Datça ne kadar bilinir?
Şüpheli…
Şurasını da hatırlatalım.
1990’larda bizler Marmaris’ten Datça’ya giderken.
O zamanın korku tünelini andıran yolunu görünce.
Bazen vazgeçip geri dönerdik…
Oysa Arkeolog Love.
1967-1972 arası onlarca kez gelip gitmiş Knidos’a…
Kazılar yapmış…
Milyar dolarlık bir imparatorluğun varisiyken.
Çadırlarda yatıp kalkmış…
Belki akreplerin, yılanların içinde…
Daha neler.
***
Ancak…
Biraz hoyrat olduğu…
Özensiz çalıştığı söylenirmiş.
Milletçe tarih bilincimiz hep azdır malum.
O dönem daha da azmış sanırım…
Love’ın aşırı hoyratlığı umursanmamış…
Kazı alanlarından çıkarılan molozu askeri limanlara döktüğü…
Knidos antik kentindeki pek çok çukura onun neden olduğu…
Hatta çukurun birine onun isminin verildiği!
Dahası…
Kazı aralarında yüzme bahanesiyle…
Mayosunda sakladığı parçaları, bekleyen bir tekneye attığı iddiası…
Açıkçası…
Tarihi eser kaçakçılığı yaptığı öne sürülmüş…
***
Buraya nereden geldim?
Datça Belediyesi’nin resmi twitter hesabından…
Deniliyor ki:
“Corneilla Love’ı iyi bilmezdik…”
Nereden nereye geldik...
Koronavirüs…
Dünyanın öbür ucundaki bir ölüm.
Üzerinde oturduğumuz benzersiz servete uzanan hikaye…
***
Bugün biraz fotoğraf da paylaşayım sizinle.
Her yıl gittiğim Knidos’tan…
Her gittiğimde yenilerini çekerim.
Gitmediyseniz tapınakları, tiyatroları mutlaka gezin.
2000 yıllık güneş saatini görün.
Datça’nın parlak ve nemsiz gökyüzünün avantajıyla.
Dünyanın en eski gözlemevini…
Tarih içinde kaybolun.
Love ve hikayesini düşünün.
Ülkenize daha da sahip çıkın.
Bu kara günler geçince.
Bu müthiş ülkenin güzelliklerini keşfetmeyi daha çok seveceğiz.
Eminim...

Keyifli karantinalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder