Bu korona
günlerinde.
Ortam yeterince
sürrealist.
Bir de
üstüne film gibi hikayeler…
Dünyanın en
ücra yerlerinde.
Acayip
operasyonlar…
İş sadece
tahliye de değil.
Günümüz
materyalist ortamında anlaşılamayacak.
Mikro
operasyonlar da yapılıyor.
Dışişleri’nden
bir kaynağım.
O kadar
ilginç şeyler anlattı ki.
***
Mesela…
Moritanya
diye bir ülke var bilir misiniz?
O ülkenin de
bir başkenti.
Muhtemelen
duymadınız ismini.
Nuakşot…
Durun daha.
Yaşanan
olayın başkent ile de ilgisi yok.
Nuakşot’un
475 kilometre uzağında.
Ücranın da
ücrası.
Okyanus
açıklarında.
Doktorun
ilacın girmediği bir yerde.
Karadenizli
bir balıkçı avlanıyormuş desem…
Yeterince garip.
Ama devamı
da var.
Balıkçımızın bir kronik hastalığı var.
Ava
giderken.
İlacını yanına almayı
unutmuş.
Ne yapsa iyi…
Türkiye’deki
eşini aramış.
Eşi de, Türkiye’nin
Nuakşot Büyükelçiliği’ni…
Büyükelçilik ilacı temin etmiş…
Sonra Türkçe bilen bir Moritanyalı doktorla temasa geçilmiş.
Bir de araç ayarlanmış.
Doktor ilacı
balıkçıya ulaştırmış…
Tek kelime
ile.
Medeniyet…
***
Bitmedi…
İrlanda’nın
Başkenti Dublin’de bir vatandaşımız…
O ülkenin
herhangi bir sağlık birimini değil.
Türkiye’deki bir acil hattı aramış.
İş büyümüş.
İş büyümüş.
Sağlık bakanlığı devreye girmiş.
Dublin ile temasa geçmiş.
Dublin ile temasa geçmiş.
Büyükelçilik olaya dahil olunca.
Vatandaşın
evine ambulans, sağlık ekibi…
Dahası…
İlaç da
göndermiş.
Test yaptırması
sağlanmış.
Covid
pozitif çıkınca da hastaneye kaldırılmış.
37 gün
hastanede kalmış.
Dublin’deki
hastane tam 37 gün boyunca…
Türkiye’den.
Sağlık
Bakanlığı’ndan aranmış.
Günün
birinde taburcu sırasında.
Doktorunun
söyledikleri ilginç…
“Türkiye’de
ünlü biri olmadığına emin misin?”
***
Tahliye
operasyonları deyince.
Aklınıza
İsveç’teki geliyor biliyorum.
Oysa…
Ona gelene
kadar daha neler var.
***
Mesela.
Arjantin
Buenos Aires’te mahsur kalan 9 Ukraynalı…
Kimse
yüzlerine bakmadı.
Ukrayna’nın
Ankara Büyükelçisi diyor ki…
“6 ülkeye
başvurduk. Bütün kapılar yüzümüze kapandı”
Tahmin
edeceğiniz gibi Türkiye yedinci ülke...
Arjantin’deki
9 Ukraynalı önce İstanbul’a…
Sonra Minsk’e
transfer ediliyor…
Oradan da
ülkelerine.
***
Tahliyeleri basit sanmayın.
Bir ülkeden
aranıp.
Bir kente
uçak gönderip.
Hepsine
bilet kesip topluca getirmiyorsunuz.
Bölük pörçük
sağda solda.
Uzak
ülkelerin
Uzak
köşelerindeki insanları.
Diplomatik
bağlantıları da kurup.
Hem transfer
ediyor.
Toplayıp bir
araya getiriyor.
İhtiyaçlarını
karşılıyor.
Hem de
organize ediyorsunuz.
***
Mesela
Ekvator’da sadece iki vatandaşınız var.
Ne
yapacaksınız?
“İki kişi
olmaz” mı diyeceksiniz?
“Biz sizi
ararız” deyip.
Kaderleriyle
baş başa bırakmak da bir yöntem…
Tabi ki
bunlar yapılmamış.
Kito'daki elçilikte günlerce ağırlanıp...
Uçak
ayarlanınca…
Kito'dan Guayaquil
şehrine uçurulmuşlar…
Oradan da Frankfurt’a.
Sonra
İstanbul…
Oradan
Ankara.
Bu işin en
basiti belki.
Daha neler
var.
***
Kırgızistan
Bişkek’te mahsur kalan AB vatandaşları.
AB ülkeleri tahliyeyi
birbirlerinden beklediler…
Türk
Dışişleri devreye girdi.
THY onları
aldı
Bişkek’ten Frankfurt’a
götürdü.
Dönüşte
Almanya’dan 157 vatandaşımızı da Türkiye’ye getirdi.
***
Gambiya’daki üç Türk vatandaşı.
Mahsur
kalıp.
Başvuracak bir elçilik de bulamayınca.
Dışişleri'ne ulaştılar...
Hemen operasyon safhasına geçildi.
Tahliye
planı yapıldı.
Planın
merkezi Senegal olarak belirlendi.
Türkiye’nin
Dakar Büyükelçiliği…
Gambiya
hükümeti ile temasa geçilip.
Diplomatik
araçlarla Gambiya’dan alınıp.
Senegal’e getirildiler.
Dakar’dan.
Diğer
Afrika ülkelerinden getirilenlerle birlikte…
İstanbul’a
ulaştırıldılar.
***
Tahliyelerin
yapıldığı başka ülkeleri saysam.
Kostarika,
Küba, Jamaika, Bahamalar, Cayman Adaları, St.Vincent.
Ve
sıkı durun.
Grenadinler…
Duymuş muydunuz Grenadinleri...
Orada da varmış bir vatandaş.
Duymuş muydunuz Grenadinleri...
Orada da varmış bir vatandaş.
Oradaki
Türkler de bir şekilde tahliye edildi.
Onu da alıp...
Onu da alıp...
Kaju’nun
başkenti Dominik Cumhuriyeti'ndekilerle birlikte…
Ortak bir havalimanından Türkiye'ye...
Devamı var.
Ortak bir havalimanından Türkiye'ye...
Devamı var.
Sri Lanka ve
Maldivlerden tam 209 tahliye...
Tabi küçük
küçük başka hikayeler de var…
***
Henüz iki
günlük evli vatandaş Berlin’e gidince.
Pandemi nedeniyle
dönemeyince.
Büyükelçilik
bir gece arıyor…
Tahliye
uçağında bir kişilik yer var.
“Gelir
misin?” diye soruyorlar.
Sonra da…
Adresinden
aldırılıp.
Türkiye’deki
ikametine kadar tüm transferleri sağlanıyor.
***
Bir başka
örnek…
Fethiye’de
yaşayan Hollandalı çift.
Oğullarının
doğum gününe gidiyorlar.
Covid
patlayınca.
Anavatanlarında
mahsur kalıyorlar.
Üstelik adam
kalp hastası.
Hollanda’da
sağlık güvenceleri de yok.
Türkiye’nin
Roterdam Başkonsolosluğu’na başvuruyorlar.
Sağlık
masraflarını Türkiye üstleniyor bu arada.
22 Nisan’da
kaldırılan uçakla da İstanbul’a.
Oradan
Dalaman’a.
Oradan
Fethiye’ye…
Eve teslim…
***
Tanzanya’da
kendisi tahliye edilen vatandaşımız.
“Evladım”
dediği kedisini de getirmek istiyor.
Ancak uçağın
evcil hayvan limiti dolu.
THY Genel
Müdürlüğü devreye giriyor.
Özel bir
izinle.
Kedinin
kabinde yolculuğuna izin verilip.
Tahliyesi
sağlanıyor.
***
Bütün bu
hikayeler.
Yakında
kitaplaşacak…
Dışişleri
Bakanlığı çalışmalara başlamış bile.
Hikayeler etkileyici olsa da...
Herkesi mutlu etmek mümkün olmuyor.
Dev
operasyonların yanında.
Küçük
mağduriyetler.
Belki bazı
yanlış anlamalar.
Bazı suiistimaller.
Tabi ki
oluyor…
Mesela…
***
Başvurular
alınıyor.
Bir ülkeye uçak gönderiliyor.
Koskoca uçak...
O ülkeden 150 tahliye beklenirken.
Koskoca uçak...
O ülkeden 150 tahliye beklenirken.
Son anda 37
kişinin uçağa binmesi.
Başvuru
sahiplerinin bir kısmının vazgeçmesi.
Uçağın
neredeyse boş dönmesi gibi durumlar.
İsmini
yazdırıp binmeyenler.
Dönüşteki
karantinayı düşünüp son anda vazgeçenler.
***
Mesela
tahliye edilmeyi bekleyen Rus gelinler meselesi var.
Kış aylarını
es geçmişler.
Şimdi
talepte bulunuyorlar.
Zamanlama
bazen zorlasa da.
Tahliyelere,
operasyonlara devam ediliyor.
Hayata
baktığınız zaviye bir tarafa.
Bence herkes
kabul etmeli.
Yapılan iş
büyük…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder