GİDECEK BAŞKA ÜLKESİ OLMAYANLARA…

Yönetmek zor iş.

Olağanüstü dönemlerde zorluk katlanır.

Bir de karşında tanımadığın düşman varsa…

Üstelik her kafadan ses çıkarken.

Zor ötesi zor…

Bilim kurulunda bile 40 farklı fikir.

Kimine göre kontrollü normalleşme erken.

Kimine göre geç bile…

Bir yandan da…

Sürekli mırıldanan bir kesim...

Geçen ay, ‘15 günlük sokağa çıkma yasağı’ diye tutturuyorlardı.

Şimdi bundan bahseden yok.

Uzun sokağa çıkma yasağını savunup…

İki günlük sınırlamadan bunaldığını söyleyenler aynı.

Asıl konumuza gelelim…

Devlet aklı ne yapmak istiyor, onu anlatalım...

"HİÇBİR KARAR ALLAH'IN EMRİ DEĞİL"

Konuştuğumuz yetkililer diyor ki.

“Açıkladığımız tedbirler Allah’ın emri değil.”

Yani…

Geri de sarabiliriz ileri de.

Süreci bizden çok virüs yönetiyor unutmayalım.

Daha da açalım.

Mesela…

AVM’ler 11 Mayıs’ta açılabilir denmişti.

Bu hepsinin aynı gün açılacağını göstermiyor.

Ya da.

“Yarın bir terslik oldu, AVM’ler kapatılsın” denmeyeceğini…

Ya da berberlerin çalışma yöntem ve programını…

Aksaklık olursa revize edilecek.

Ya da iyi giderse…

Peşine yeni serbestiler gelecek.

Veya…

“Maske önce satılmasın, sonra satılsın” sürecinin çelişkisinden söz ediliyor ya…

Dağıtımda sorun yaşandı.

Bu nedenle yanlıştan dönüldü.

Laf klasik olacak ama.

Süreç çok dinamik.
İnsanlar sokakta sosyal mesafeyi ihmal ederse, yeni tedbir alınır.
Ama illa böyle olacak diye...
Doğrudan katı yasakçılık.
Hayatı kesintiye uğratır...

"LİGLER BAŞLASA DA BİTMESİ KESİN DEĞİL"

Spor müsabakalarının 12 Haziran’da başlaması da böyle.

Senaryo üzerine senaryo yazılıyor.

Maçlar oynanırken bir takımda pozitif vakalar çıkarsa.

Rakip takım dahil herkes karantinaya mı alınacak?

Şüphesiz daha çok senaryo yazılabilir.

Ama…

TFF, devlet ve bütün otoritelerin ortak görüşü.

Süreç dinamikse.

Kararlar da değişebilir.

Bugün 12 Haziran deriz.

Yarın Ağustos’a alırız.

Başlarız, sonra iptal ederiz.

Ya da tamamen erteler, tescil ederiz.

Belki sorunsuz başlar bitiririz…

Otorite diyor ki…

“Ben planımı yapayım da…”

“Süreç sıkıntıya girerse o zaman bakarız”

Hiç plansız kalmaktan iyidir…

Gidişatı gelişmeler belirler.

Belki hiçbir sorun olmaz.

Son maçlar kısmi seyircili bile olabilir.

Zaman gösterecek.

"BEKARDAN KARI BOŞAMA ÖNERİLERİ"

Siz diğer ülkelerin süreci sorunsuz götürdüğünü mü sanıyorsunuz?

Adam “sürü bağışıklığı” dedi, kendi hasta oldu.

Yaşlıları ölüme terk edenleri de.

Damardan dezanfektan önereni de gördük…

Okulları açan Avrupa ülkeleri var.

Bizde olsa ortalık yıkılmaz mıydı?

Neyse…

Benim dikkat çekmek istediğim.

Yine birbirimize düşmemiz…

Herkes siyasi zaviyesi ve hayata bakışından.

Bazen kendisiyle kavgasından.

Belki aşağılık kompleksinden dolayı…

Başkasını suçladı.

“Ben de hata yapmışım” demedi.

Kimi yaşlıları şeytanlaştırdı.

Bazısı gençleri.

Sokakta gezen aylakları…

Bazısı “bidon kafalılar” demek istedi.

Demedi de biz anladık…

Kimi sokağa çıkma yasağı istedi.

Kimi ısrarla sokağa çıkmak…

İşin ilginci…

İki taraf da devleti suçladı…

Şurası unutulmasın.

Dünya böyle felaketi yaşamadı.

Dünyanın her köşesini etkileyen böyle bir kriz görülmedi.

Dünya savaşlarından bile haberi olmayan kitleler oldu ama…

Bu virüsü duymayan, görmeyen, hissetmeyen kalmadı.

Nuh tufanından bu yana en büyük kriz…

Mega güçler yere serildi.

Minicik taçlı virüs insanları evlerine kilitledi.

Dolayısıyla…

Vurmak istersen yine vur ama dinle.

Bu süreci yönetmek kolay değil.

Bir tane doğru da yok.

Dahası.

Doğrunun ne olduğunu bilen de yok.

"EVDE KALALIM DEMEK İYİ DE..."

Dolgun emekli maaşı ile evinde oturan…

Ya da evinde otururken bile ayın 15’inde maaşı hesabına yatan birisi ile…

Yevmiye ile geçinen.

İş yerinde eleman çalıştıran.

Kira veren birisini aynı kefeye koyma...

Senin derdin gün içinde attığın adım sayısı…

Onun derdi çocuğunun maması.

Borcu, harcı…

AVM denince…

Kuaför denince…

Kalantor insanlar aklına gelmesin…

En basitinden orada çalışanları düşün.

Sıcak yuvanda yorum yaparken.

Empati de yap…

Seni bilmem ama ben yapacağım.

Gidecek başka ülkem yok çünkü…