18 Haziran 2020 Perşembe

KRONOMETRE

Çocukluğumda.
Atletizm yarışlarını izlerken.
Nedendir bilinmez.
Kronometrenin salisesine odaklanırdım.
Özellikle de en son hanesine.
Yakalamaya çalışır.
Yakalayamazdım.
Hayat da öyle.
Göremeden ilerliyor adeta.
Demirel’in vefatından bu yana beş yıl geçmiş.
Meclis’teki cenaze töreni dün gibi.
Ama sanki daha yakın olan…
1995 yılında.
Tam 25 yıl önceki bir anı.
***
Yer Çankaya Köşkü.
Cumhurbaşkanı Demirel’in yıllık değerlendirme toplantısı.
Henüz 23 yaşında bir muhabirim.
Mikrofonu alıp sorumu soruyorum:
“Erbakan’la dünkü üç saatlik görüşmeniz biraz uzun değil miydi? Özel bir nedeni var mı?”
Zamanın ruhunu da hatırlamalı tabi…
Seçim yeni bitmiş.
RP Lideri Erbakan birinci partinin genel başkanı.
Ama asker onun hükümet kurmasına karşı.
Demirel askerin fena halde etkisinde.
Ama teamül de var tabi…
Erbakan’ı hükümet kurmakla görevlendirmesi gerekiyor.
Gelelim Demirel’in cevabına:
“Sayın Erbakan ile vaki görüşmemden şüphelenmeye gerek yoktur.”
Salonda kahkahalar…
Demirel bir çocuğa bakar gibi bakıyor.
Mütebessim ve müstehzi…
Toplantı sonrasında…
Rahmetli gazeteci ağabeyim Ahsen Çetiner yanıma yaklaşıp.
“Güzel soruydu. Demirel senin suratını bir daha unutmaz” diyor.
Sonradan unuttu mu bilemem...
Ama Demirel’le anılarımız bitmedi.
***
Yıl 1998…
Yer Ankara Hilton.
Elimde mikrofon.
Cumhurbaşkanı’na salon çıkışında soru soracağım.
Ama Demirel’in cevaplamaya niyeti yok.
Ben ısrar edip…
Arkamdaki saksıya takılıp.
Sırt üstü yere yuvarlanıyorum…
Demirel gürültüyü duyunca geriye dönüp.
Tek bir hamlede elimden tutup.
Beni havaya dikiyor.
Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Metin Yalman da.
Telefonumu not defterimi…
Toplayıp bana veriyor.
Korumalar üstümü başımı düzeltiyorlar.
Demirel yine gülüyor...
Gitmeden dönüyor ve…
“Gerek yok böyle” diyor.
Henüz 26 yaşındayım.
***
Bu anının üzerinden yıllar geçiyor.
2005 yılında.
Demirel'le röportaj yapıyorum.
Güniz Sokak’taki evinde.
Sonrasında sohbet...
Hilton’da yaşananları hatırlatıyorum.
Unutmuş gibi yapmıyor.
Hatırlamış gibi de durmuyor.
Ama en uygun yorumu yapıyor:
“Düşeni galdırırız” diyor…
***
Demirel’le.
Demirel’lerle anı bitmez.
16 Mayıs 2000.
Süleyman Demirel görevi Sezer’e devretmiş.
Nazmiye hanımla Köşk’ten iniyorlar…
Güniz Sokağa kadar yürüyorlar.
Yürürken yollar gülsuyu ile yıkanıyor.
Barış Manço’dan bir şarkı.
“Yol verin ağalar beyler” çalıyor.
7 yıl sonra evlerine girdiklerinde.
Biz kapının önündeyiz.
Nazmiye hanım dışarı çıkıyor.
“Buyrun birer çay için” diyor…
Eşlik ediyoruz.
***
İnsanoğlu fani.
Ama anılar baki.
İş ki…
Birinin kronometreyi durdurması.
Saliseyi not alıp.
Yaşananları kayda geçirmesi.
Paylaşması…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder