Çocukluğumda.
Atletizm
yarışlarını izlerken.
Nedendir
bilinmez.
Kronometrenin
salisesine odaklanırdım.
Özellikle de
en son hanesine.
Yakalamaya
çalışır.
Yakalayamazdım.
Hayat da
öyle.
Göremeden
ilerliyor adeta.
Demirel’in
vefatından bu yana beş yıl geçmiş.
Meclis’teki
cenaze töreni dün gibi.
Ama sanki daha
yakın olan…
1995
yılında.
Tam 25 yıl
önceki bir anı.
***
Yer Çankaya
Köşkü.
Cumhurbaşkanı
Demirel’in yıllık değerlendirme toplantısı.
Henüz 23
yaşında bir muhabirim.
Mikrofonu alıp
sorumu soruyorum:
“Erbakan’la dünkü
üç saatlik görüşmeniz biraz uzun değil miydi? Özel bir nedeni var mı?”
Zamanın ruhunu
da hatırlamalı tabi…
Seçim yeni
bitmiş.
RP Lideri
Erbakan birinci partinin genel başkanı.
Ama asker
onun hükümet kurmasına karşı.
Demirel
askerin fena halde etkisinde.
Ama teamül
de var tabi…
Erbakan’ı
hükümet kurmakla görevlendirmesi gerekiyor.
Gelelim
Demirel’in cevabına:
“Sayın
Erbakan ile vaki görüşmemden şüphelenmeye gerek yoktur.”
Salonda kahkahalar…
Demirel bir
çocuğa bakar gibi bakıyor.
Mütebessim
ve müstehzi…
Toplantı
sonrasında…
Rahmetli gazeteci
ağabeyim Ahsen Çetiner yanıma yaklaşıp.
“Güzel
soruydu. Demirel senin suratını bir daha unutmaz” diyor.
Sonradan
unuttu mu bilemem...
Ama Demirel’le
anılarımız bitmedi.
***
Yıl 1998…
Yer Ankara
Hilton.
Elimde
mikrofon.
Cumhurbaşkanı’na
salon çıkışında soru soracağım.
Ama Demirel’in
cevaplamaya niyeti yok.
Ben ısrar
edip…
Arkamdaki
saksıya takılıp.
Sırt üstü
yere yuvarlanıyorum…
Demirel
gürültüyü duyunca geriye dönüp.
Tek bir
hamlede elimden tutup.
Beni havaya
dikiyor.
Cumhurbaşkanlığı
Basın Sözcüsü Metin Yalman da.
Telefonumu
not defterimi…
Toplayıp
bana veriyor.
Korumalar
üstümü başımı düzeltiyorlar.
Demirel yine
gülüyor...
Gitmeden
dönüyor ve…
“Gerek yok
böyle” diyor.
Henüz 26
yaşındayım.
***
Bu anının
üzerinden yıllar geçiyor.
2005
yılında.
Demirel'le röportaj yapıyorum.
Güniz Sokak’taki
evinde.
Sonrasında sohbet...
Hilton’da
yaşananları hatırlatıyorum.
Unutmuş gibi
yapmıyor.
Hatırlamış
gibi de durmuyor.
Ama en uygun
yorumu yapıyor:
“Düşeni
galdırırız” diyor…
***
Demirel’le.
Demirel’lerle
anı bitmez.
16 Mayıs
2000.
Süleyman
Demirel görevi Sezer’e devretmiş.
Nazmiye
hanımla Köşk’ten iniyorlar…
Güniz Sokağa
kadar yürüyorlar.
Yürürken
yollar gülsuyu ile yıkanıyor.
Barış Manço’dan
bir şarkı.
“Yol verin
ağalar beyler” çalıyor.
7 yıl sonra
evlerine girdiklerinde.
Biz kapının
önündeyiz.
Nazmiye
hanım dışarı çıkıyor.
“Buyrun
birer çay için” diyor…
Eşlik
ediyoruz.
***
İnsanoğlu fani.
Ama anılar baki.
İş ki…
Birinin
kronometreyi durdurması.
Saliseyi not
alıp.
Yaşananları
kayda geçirmesi.
Paylaşması…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder