27 Aralık 2022 Salı

DOĞALGAZ KEŞFİNE DAİR HER ŞEY…


“RUSYA’YA ÖDEDİĞİMİZİN SEKİZDE BİRİNE MAL EDECEĞİZ” 

“TÜKETTİĞİMİZİN DÖRTTE BİRİNİ ÜRETECEĞİZ”


Siyasetsiz saniyemiz yok…

Aşırı politik bir toplumuz.

Tam da bu yüzden…

Bir şeye sevinmek ya da üzülmek…

Bu garip duruşumuzla alakalı…

Gerçekleri çıplak görmek yerine…

Siyasi süzgece tabi tutuyoruz…

O süzgeç…

Bize rot balans çekip.

Alacağımız tavıra karar veriyor.

Mesela şu doğalgaz meselesi…

İfrat ve tefrit arasında gidiyoruz.

İki taraf da bir garip…

Kimi diyor ki.

“Seçim dönemi gaz buldular yine”

Birisi de çıkıyor…

“İşte dışa bağımlılığımızı bitiren keşif”

Daha da ileri götürüp.

“Yıllarca engel oldular”

“Şimdi çıkartıyoruz”

“Batıya rağmen…”

Ötesi de var…

Bu keşfi bir iki kişiye mal etmek gibi…

Bu o kişilere de haksızlık aslında…

Neyse...

Yani...

İki tarafın da tutar tarafı yok bence.

Doğalgaz işinden benim anladığım…

Potansiyelin varsa…

Arayınca buluyorsun.

Kimse de sana engel olmuyor.

Katar’a…

Türkmenistan’a.

Rusya’ya.

Ya da…

Cezayir’e olmadıkları gibi…

Tefrit boyutu da felaket…

Bulunan şeyi değersizleştirme gayreti gibi…

Ona diyecek bir şey bulamıyorum…

“Bu rezerv hikayeymiş” diyenleri mi ararsın…

Başka şeyleri söyleyeni mi…

“Dışardan daha ucuz alacaktık” diyeni mi?

Neyse...

Ben güvendiğim.

Siyaset üstü bulduğum.

Önemli insanlardan biriyle…

Emin Danış’la konuştum…

Reuters’da çalıştığım günlerde de görüşürdüm…

Bana dedi ki…

“Her şeyi sor”

“Lamını cimini”

Çünkü...

“Konuşasım var…”

Tamam dedim…

Başladık…


“RUSYA’DAN ALDIĞIMIZIN SEKİZDE BİRİ FİYATINA”

Denizin dibinden.

Üç bin metreden doğalgaz çıkarmak…

Üstelik bu kadar yol yaptırıp.

170 kilometre denizin içinden hat döşeyip.

Getirmek.

Fizibıl mı…?

Kurtarır mı?

“Kurtarmasa bu kadar tesis kurulmazdı”

“Üretim yapılmazdı”

Peki yurt dışında nasıl?

“Amerika Meksika Körfezi’nden…”

“İngiltere Kuzey Denizi’nden çıkarıyor”

Yani...

Off Shore olmasının büyük sakıncası yok…

“Karada olsa daha iyi ama”

“Bizim bulduğumuzun maliyeti de çok iyi”

Nasıl yani biraz açar mısın?

“Bir kere kendin aradın buldun”

“TPAO buldu. Kendi mühendisin”

“Kendin tesis kurdun”

“Kendi işçin çalıştı”

“Kendin sisteme vereceksin”

“Know how da cabası”

“Büyük tecrübe kazandın”

Sonuçta…

“Para içerde kalacak”

Sadece bununla kalmasak…

“Kalmayız merak etme”

Dışardan kaça alıyoruz?

“Rusya’dan 1000 metreküpünü 1050 dolara alıyoruz”

Karadeniz gazını kaça mal ederiz?

“Bunun sekizde biri kadar”

Böyleyse iyi.

“Böyle. Hatta belki daha avantajlı”

Yarın bir gün enerji krizi biterse…

Doğalgaz fiyatı düşerse…

“Düşsün. İnan bu maliyetin altına düşmesi zor”

Düşerse...

“Düşsün dert değil… Kendin üretiyorsun. Paran içerde”

Yani...

“Cari açığın bir nebze rahatlayabilir”

Peki sahanın bize kaça mal olduğunu biliyor muyuz?

“Bu 2030’da netleşir”

“Ama avantajlı”

“Uluslararası kurumların rezerv raporları bunu gösteriyor….


“1 TRİLYON DOLARIN İÇERDE KALACAK”

Peki…

Deniliyor ki…

710 milyar metreküp gazı bulduysak…

1 trilyon dolarlık değeri varsa…

Nerede bu para…?

Neden hiç bir şeye yansıması olmadı daha…

“Hemen olmaz ki”

Ama ilave bir servet değil mi ülke için?

“Öyle de”

“Kendinden pay biç”

“Diyelim ki arsan var”

“Bugün hemen paraya çevirme şansın var mı?”

Kelepir satmazsam yok…

“Bu da ona benzer”

Yani...

“O senin servetin”

“bugünkü koşullarda piyasa fiyatı”

“Türkiye fonlanırken fonların artışı anlamı taşır”

Neye yarar ki bu?

“İpotek gibi düşün… Risk primini azaltır”

Dahası...

“Orta vadede 1 trilyon doların”

“İçerde kalacak…”

“Cari açık için”

Har vurup harman savurulmazsa…

“Onu bilemem.. Ama kaynak ülkenin kaynağı”


“TÜKETTİĞİMİZİN DÖRTTE BİRİNİ ÜRETECEĞİZ”

Sorular dallanıp budaklanıyor.

Her şeyin arkasında Emin’i arıyor değilim ama…

Emin Danış sıkışmıyor.

O halde devam…

Tüketimimizin hepsini yerli gazdan karşılamak mümkün mü?

“Hemen değil”

Ne kadarını yerli gazdan karşılayacağız….

“2026 yılında yıllık 15 milyar metreküp üretim bekliyoruz”

“Yıllık tüketimimiz 60 milyar metreküp”

Yani...

“2026 beklentisi”

“tüketimimizin dörtte birini karşılamak”

“2030’da 25 milyar metreküp bekleniyor…”

“Yeni keşifler olursa…”

“Daha da yukarı…”

“Net ithalatçıydık hatırlasana”

Peki daha fazla üretemez miyiz?

710 milyar metreküp rezervimiz varsa…

Neden 15 milyar metreküpte kalıyoruz?

Neden hepsini çıkarmıyoruz?

Daha çok çıkarsak da…

Hiç dışarı para vermesek olmaz mı?

“Maalesef olmaz?”

Neden...? 

“Çünkü üretim kapasitesi diye bir şey var”

Yani.

“Türkmenistan’ın yıllık üretimi 90 milyar metreküp”

“Rezervi ise 13.6 trilyon metreküp”

O kapasite artar mı?

“Artar ama dediğin boyutta değil”

“Başka rezervler bulunursa tabi artar”

“Ama hepsini bir yılda çıkarmak mümkün değil”

“Dünyanın hiç bir yerinde mümkün değil”


“YENİ KEŞİFLER ÇOK MUHTEMEL”

Yeni rezerv bulunur mu?

“Çok muhtemel”

Demek istediğim…

Bir yerden gaz bulununca.

Yakınlarında da olma ihtimali…

“Burada çok büyük beklenti var”

“Burası Tuna nehrinin fosil çökelti alanı”

“Bu çökeltilerden kaynaklı doğalgazın bir kısmını”

“Romanya, Bulgaristan işletiyor”

“Büyük miktarı bizde olabilir”

“Ben keşiflerin artacağını”

“Trilyon metreküp bile olacağını düşünüyorum”

Bir de şey var…

Buluyoruz.

320 milyar diyoruz.

Sonra diyoruz ki yok öyle değil.

Aslında 430’muş…

“Yeniden değerlendirme diyoruz”

Yeniden değerleme oranı gibi mi?

“Hayır hayır, bu bizim lehimize olanı”

Biliyorum.

Yani artar mı…?

“Kesinlikle artacak”

“Erdoğan’ın açıkladığı 58 milyar metreküp de revize edilecek”

Hepsi yukarı yönlü revize edilince…

Kuşku oluşmaz mı?

“Oluşmaz”

Nasıl...?

“Çünkü bu rezerv tahminleri muhafazakar yapılır” 

Ne demek o?

“Alt sınırdan söylenir”

“Sonra yeniden hesaplanır”

“Kuyu analizleri”

“Kayaç sondaj ve analizleri”

Derinde olduğu için mi?

“Bingo. Tam da bu…”

Yani tam anlamak zor…

“Yok o kadar değil…”

“İyi rezerv bilinir”

“Karadeniz’deki iyi rezerv”


“YENİ AÇIKLANAN REZERV DAHA YÜKSEK OLABİLİR”

Devam edelim…

Bundan sonraki keşiflerden umutlusun…

Tekrar sorayım.

İlkokul sorusu gibi olsun…

Nasıl oluyor?

Bu gazlar yakın yerlerde mi bulunuyor?

Birbirini mi çekiyor…?

“İki yıl önce Tuna-1’i keşfetmiştik… 320 milyar metreküptü”

“Sonra 85 milyar metreküp daha geldi”

“Daha güneybatısından 135 daha geldi…”

Hep Sakarya sahası çevresi di mi…?

“Tabi”

“Amasra-1 ve Çaycuma’da da bulduk…”

“Doğu Karadeniz’de de büyük umut var”

“Hatta muhtemel”

Yeniden değerleme nasıl bir şey…?

Niye değerleme artışı oluyor tekrar…?

“Sahada onlarca kilometre”

“Kuyu ve aşağısı binlerce metre”

“Tam göremiyorsun yukardan”

“Kuyu kayıtları var kayaç parçası analizleri”

Dünyada da böyle yani…

Sonradan artabiliyor.

“Genelde artar”

“Dediğim gibi ilk anda göremezsiniz”

“İş üretim aşamasına geçip”

“Sondajı vurunca daha net görüyorsunuz”

Şu doğru mu?

Yani

Ne kadar kuyu kazarsan.

O kadar rahat analiz…

“Öyle tabi de…”

“Maliyeti de gözeterek”

“Rastgele kazmıyorsun”

O halde anladığım…

Yeni açıklanan sahada değer artışı olacak.

Ek rezerv yani…

“Kesin”

“Bu tür alanlar potansiyellidir”


“KOMŞULARIN DİKKATİ DE KARADENİZ’DE”

Peki bu çalışmalar dikkat çekiyor mu?

“Çekmez mi?”

“Uluslararası basına bakmak yeterli”

Komşuların dikkatini çekiyor mu?

“Romanya ve Bulgaristan peşimizde”

Ne için?

“İşbirliği yapalım diyorlar”

Beraber çıkarmak için mi?

“Evet”

Biz ne diyoruz?

“Sondaj gemilerimiz meşgul diyoruz”

“Karadeniz’de aramalarımız var”

“Temel önceliğimiz kendi gaz sahalarımız”

Peki iki yıl oldu bulalı…

Mart ayında bu yıl sisteme vereceğiz.

Zaman çok değil mi?

“Olur mu…?

“28 ay”

“Rekor bir süre”

“Bu kadar kısa sürede sisteme veren yok”

Tecrübemiz artıyor o halde…

“Tabi. Algıyı pozitif etkiliyor”


“DEMEK Kİ DÜNYA BİZE DÜŞMAN DEĞİL”

Bir kesim arasında şöyle bir inanış var…

Aslında bu kadar büyük bir müjde olmadığına…

Hatta.

Belki de gaz yok.

Bizi kandırıyorlar diyorlar...

Belki sınırlı miktar var…

Şov yapılıyor deniyor…

“Ben de şunu sorayım o halde”

“Filyos’taki tesisin görüntülerini izlediler mi?”

“Başka bir şey daha söyleyeyim…”

“Rezervi araştırıp görenler”

“Bizler değiliz”

“Değerleme yapanlar uluslararası firmalar”

Yani...

“Rezervlerin artık uluslararası geçerliliği var…”

“Demem o ki…”

“Türkiye denince”

“Yıllık üretim ve rezerv rakamları güncellendi”

Peki o zaman.

Dünya bize düşman değilmiş.

Batı özellikle…

“Neden olsun”


“GAZ BİRAZ UCUZLAR BELKİ AMA ÇOK DEĞİL”

Kısa vadeli soruya izin var mı?

“Estağfurullah”

Gaz ucuzlar mı hane halkı için?

“Hemen zor”

“Belki Mart’ta sisteme verince”

“Sembolik bir indirim yapılır”

Ama…

“Uluslararası fiyatlar yukarda hala…”

“Emtia fiyatları yukarda”

“Savaş var”

“Kış çok soğuk geçer fiyat artabilir…”

Biraz da sübvanse var galiba…

“Yüzde seksen sübvanse…”

“Yani yirmi lira veriyorsun”

“Aslında yüz lira vermen lazım”

Dolayısıyla...

Anladığım…

Büyük indirimler hayal….

Acelecilik yapmayıp.

Bunun dolaylı faydalarından…

Uzun vadede…

Hazine’ye katkısından medet ummalı….

Emin Danış önemli şeyler söyledi…

Benim başka kaynaklardan….

Özellikle alanda olanlardan….

de edindiğim bazı başka bilgiler var…

Türkiye Putin’in dediği gibi.

Gaz terminali olur mu…?

Öyle bir günde olmazmış.

Fiyatlar burada belirlenir mi?

Biraz uzun vadede…

Ama zaman ister.

Kolay değil…

Peki.

Kendi gazımızı çıkarmak…

Uluslararası anlamda….

Pazarlık gücümüzü yükseltir mi?

Konu doğalgaz ise evet…

Yani…

Bir iki yıl içinde…

Ruslarla Mavi Akım anlaşması bitecek…

İran’la da anlaşma bitecek…

Bir daha masaya oturacağız…

Belki diyeceğiz ki…

Artık o kadar uzun vadeli anlaşma yok…

Çünkü rezervlerimiz de var…

Elimiz rahat…

Fiyat da daha iyi olabilir…

Onlar da biliyor rahatladığınızı…

Bu büyük avantaj….

Bir de swap…

Yani takas imkanı var…

Kendi doğalgazınızı Avrupa’ya ihraç edip…

Başkasından ithal edip…

Takas yapmak…

Dediğinizi duyar gibiyim…

“Bunun bize faydası ne?”

Bunun bize faydası….

Üretimi biz yapacağız…

Dünya da böyle yapıyor….

Dünyanın en büyük gaz üreticileri…

Mesela dört numarada olan Türkmenistan.

İran ve Rusya’dan ithalat da yapıyor.

Onlara ihracat da…

Karışık bir iş…

Dahası...

Türkmenistan demişken…

Onlarla da görüştük yakın zamanda…

Hazar’a kadar bir hat yapalım.

Gazımızı TANAP’a verelim.

Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderelim demeye başladılar…

Enerji işi uzak olduğum konulardandı…

Ama bilenlerle konuşunca…

Sanki iyi gidiyor gibi…

Bazı işlerimiz de iyi gitsin.

Değil mi…?

24 Aralık 2022 Cumartesi

PARLAK PRANGALAR



Pretenders diye bir grup vardı.

“Don’t get me wrong”

Nefis bir parça.

Nefis bir klipti…

Babasının baskısından kaçan.

Uçarı genç kızın.

Spor arabasına atlayıp.

Peşine takılan ajanları.

Bir bir atlatıp..

Sonunda bir şatoya ulaşıp.

Üst kattaki partiye katılıp.

Gönlünce eğlenip.

Kafasına estiğinde.

Eve dönüp.

Babasının sitemli bakışına…

Aynı bakışla karşılık vermesi…

————————

Kızın yaptığı.

Prangasını hafifçe gevşetmek…

Herkesin yapamadığı.

Bizlerin.

Senin yapamadığın…

Bir bak kendine…

Düğümlenmişsin...

Gerekli gereksiz…

Anlamlı anlamsız.

Kurallar.

Teamüller.

Korkular tarafından…

Yediğin.

İçtiğin.

Giydiğin.

Giymediğin.

O kızın babası gibi tiplerin.

Yerleşik düzenin yasakları…

Tercihlerin.

Tercihsizliğin…

Hep onların işi…

Doğu Almanya’daki.

Stasi gibi…

“Başkalarının hayatı” filmindeki gibi…

Senin hayatın.

Aslında senin değil...

Mahzene gönüllü girmişsin.

Elinde anahtar olsa da.

Kilidi açmak yerine.

Her gün götürüp.

Anahtarlığa asıyorsun…

Tek idealin…

Ayağındaki pranganın.

Diğerlerininkinden.

Biraz daha parlak olması.

Hepsi bu…

23 Aralık 2022 Cuma

ERDOĞAN-ŞİMŞEK FOTOĞRAFININ ŞİFRELERİ…



Siyasetin toz dumanından.

Yeni fırsat oldu…

Maliye Eski Bakanı Şimşek’in…

Geçtiğimiz hafta.

Silivri’de…

Erdoğan’la verdiği…

Ve Ak Parti içinde dışında…

Çok kişiyi heyecanlandıran fotoğrafı konusunda.

Bazı ayrıntıları.

Şifreleri.

Perde arkası bilgileri paylaşayım…

—————

Öncelikle…

O fotoğrafa ilişkin hikayelerin çoğu…

Biraz temenni.

Biraz “olsa olsa böyledir” yaklaşımı….

Gerçeği şu…

Şimşek uzunca zamandır…

Açılışlar ve törenler için.

Davetler alıyor…

Ama tavrı…

Katılmama yönünde….

Çünkü işleri var.

Artık polemiklerin içinde olmak da istemiyor.

Zaten yurt dışında yaşıyor.

Çalışıyor.

İşlerine ara verip gelip gitmesi zor.

Ama Silivri işi farklı gelişmiş.

Anladığım.

Başka faktörler devreye girmiş.

Biraz ısrarlı davet…

Hatırlı kişiler.

Yirmi kez filan.

Israrla arayınca…

Ayıp olur diye…

Gelmeye karar vermiş…

Protokolde oturacağı yeri dahi bilmeden.

Doğru dürüst ayrıntı bile sormadan.

Gelmiş...

Sonra bir bakmış ki…

Oturacağı yer…

Erdoğan’ın yanı…

Hatta açılışta.

Baş köşede…

—————

Ha…

Unutmadan...

Öğrendiklerimin temeli…

Yani kaynağım.

Ak Parti’nin içinden…

Bilin yani…

Ona göre düşünün…

Devam ediyorum….

Çekilen fotoğraflar…

Yaşananlar...

Yüklenen anlamlar…

Mehmet Şimşek’in dışında…

Adam bir şey tasarlamamış kafasında.

Ayrıntı da sormamış…

Hatta.

Şimdi bile ne olduğunu bilmiyormuş…

Dahası.

Ne olacağını da…? 

Devam edelim…

Kaynağımı zorladım…

Her şeyi sormaya çalıştım.

Acaba…

Şimşek’i yine getirip.

Ekonominin direksiyonuna mı oturtacaklar diye….

Peşinen söyleyelim.

Ortada bir teklif yok…

Ama daha önce…

Yani...

Nebati öncesi…

Ak Parti’den…

Mehmet Şimşek’e teklif gitmiş…

Şimşek demiş ki…

“Şu şu olursa gelirim…”

Birincisi...

“İşime karışmayın.”

İkincisi “seçim ekonomisi uygulamayın.”

Dahası…

Anti-enflasyonist…

Kemerleri sıkan…

Biraz da ortodoks kokular yayan.

Politikayı şart koşmuş…

Tabi olmamış...

Yani...

Öyle peşinen reddetme yok…

——————

Hatırlatalım...

Şimşek bir fon yöneticisi…

İngiltere ve Fransa’da işleri var…

Katar emirinin özel aile fonunu da yönetiyor…

İki haftada bir Doha’da…

Parasal açıdan bakanlar için söyleyelim.

Türkiye’de kazandığının.

Kazanacağının.

Belki onlarca mislini kazanıyor…

Ama mesele o değilmiş.

Ben buna dönük bir şey sorunca.

Kaynağım diyor ki…

“Meselesi para olsa”

“Ilk bakan olduğunda da aynı durumdaydı”

“Reddetmesi gerekirdi”

“Oysa o zaman”

“Vatan millet diye gelmişti”

Yani... 

İkinci macera için girişim olmuş.

“Bana karışmazsanız gelirim” demiş…

“Karışırız” demişler.

O da gelmemiş…

——————

Mehmet Şimşek üzerine konuşmaya devam…

Başka partilerden teklif almış mı peki?

Zaten basına da yansıdı…

Ama doğru mu?

Uydurma mı?

Doğruymuş 

CHP ve DEVA…

Ama yakından tanıyanlar.

Reddetmesini doğal karşılıyor.

Çünkü böyle şeyleri sevmiyor.

Daldan dala atlamak.

Ona göre değil…

————————

Tekrar başa dönelim…

Erdoğan-Şimşek fotosunun şifreleri…

Bir anlam yükleyelim mi…?

Öyle sıradan bir şey mi?

Saf olmayın…

Tabi kaynağım bilmese de.

Tahmin ediyor ki…

Mesaj piyasalara verilmiş olabilir…

Şifreli bir mesaj….

Üç vakte kadar.

Şimşek gelirse şaşmayın.

Ama o üç vakit…

Seçim öncesine mi…

Sonrasına mı tekabül eder.

Bilinmez...

Peki bunları Şimşek biliyor mu?

Hayır.

Çünkü ona söylenen yok.

2019 yılındaki teklif…

Ve o zamanın şartları var…

Koşulları kabul edilirse.

Bugün de…

Geleceği var sayılıyor…

Erdoğan seçimi kazanırsa da tabi…

Geri dönüş olursa…

Anahtarlar Şimşek’e verilirse.

Bu resim tamamlanır mı?

Türkiye’yi.

Politikaları.

Konjonktürü iyi tanıdığım için söylüyorum.

Bir şeyi kesin olarak.

Reddetmek.

Ya da olur demek için.

Çılgın olmak gerekir.

Dünün güneşiyle çamaşır kurumadığı gibi.

Bizim siyasette…

Değil 24 saat…

Bir saat de çok uzun…

Yani...

Konu rafa kalktı mı?

Kalktıysa.

Hala rafta mı?

Bilmek imkansız…